İSLAM-EVRİM-BİLİM
Tarih talebesi olmam ve islami
ilimlerle ilgilenmem hasebiyle evrim teorisi benim çalışma/ilgi alanım dışında
kalıyor. Bu sebeple evrimin bilime bakan cihetini es geçeceğiz. Evrimle bağlantılı bir kısım tarihi ve dini meseleleri zikredeceğiz. Bunun yanı sıra evrime karşı getirilen ciddi eleştirileri nakledeceğiz.
GİRİŞ I
Müslümanlara hararetli şekilde cevap veren yerli Darwinimiz evrimle alakalı kendisine gelen soruları cevaplarken yahut Müslümana cevap verirken insanları ikna etmek ve araştırmakdan alı koymak için, ‘bu konuda çok ciddi araştırmalar var, ohooo çok uzun konu, cilt cilt kitaplar var, denklemler tek tek yazılır, çok sayıda yazı var araştırma var, çok ciddi cevaplar var, çok ciddi bilim adamları kabul etmiştir’ diyerek konuya anlatmaya girişir. Bunları duyan saf insanlar ‘koskoca bilim adamları ‘bizi kandıracak değil ya’ diyerek araştırma yapmaz, anında kendisini teslim eder. Ateist kimseler ise bu kadar şeyi duyunca şeksiz şüphesiz iman ederler. halbuki kendileri biz müslümanlara her meselede körü körüne inanmayın, araştırın aklınızı kullanın diye konuşmaktadırlar. kendileri ise bu söylediklerinin tam aksi istikamette hareket ederler.
bir diğer mesele Türkiye’deki bilim adamlarımızdır. bunlar ateistler ve bazı dinde laubali olan kimselerce çokça takdir edilirler. hatta türkiyede çoğu zaman bilim konuşulmaz, bilim adamları konuşulur ve yüceltilir. Bu noktada celal
Şengör örneği güzel olacaktır. Celal şengör için "şu kadar dil biliyor, dünyaca tanınıyor, falan akademilere üyedir" deniyor. Şimdi böyle
bir bilim adamı dini inkar ettiğinde insanlar biz bundan daha mı iyi bileceğiz
diyebiliyorlar. Bununla beraber böyle bilim adamları sebebiyle toplum içinde ‘din bilime düşmanmış’
gibi bir algı oluşmuştur. Evvela şu hakikati dile getirmeliyiz. Bir insanın çok
dil bilmesi, profesör olması yahut dünyaca tanınması onun her fikrini doğru kılmaz.
Diğer bir deyişle, bir kimse süper bir bilim adamıysa bu ona din, hukuk, tarih vs.
sahalarda saçmalama hakkını vermez.
Süper bilim adamı Celal şengörün kız öğrencisinin kıçına attığı şaplağı nereye koyalım? Bilim adamıdır ne yapsa yeridir, hakkıdır mı diyelim? Yoksa bu kadar da olmaz! Fena halde saçmalamış, ayıp etmiş, ahlaksız birisiymiş mi diyelim? Bilimsel olarak zeki olan üstündür, doğruyu söyler, saçmalama hakkına sahiptir şeklinde bir kaide olmadığına göre celal Şengör bahsini kapatıyoruz.
GİRİŞ II
Evrim teorisi ortaya atıldıktan
sonra 100 yıl içerisinde ciddi şekilde taraftar topladı. Medyada durmaksızın propagandası
yapıldı. her fırsatta bilimsel bir gerçek olduğu, kanıtlanmış bir kanun olduğu
dile getirildi halen daha dile getirilir. Bu teori İslam’a düşman olanlar
tarafından canla başla savunuldu. Çünkü evrim doğru olursa islam’ın yaratılış
diye insana sunduklarının yalan olduğu ortaya çıkacaktı.
Cumhuriyet devrine bakarsak
‘Allahtan gelen/islam dini bize yol gösteremez, ancak bilim bize yol gösterir’ ideolojisi
hakimdir. Bu devirlerde Evrim teorisi bilimsellik kılıfı geçirilerek insanlara
sunuldu. (Cumhuriyet devri ders kitaplarındaki evrim bahislerine bakabilirsiniz.).
Öyle ki Darwinist John dewey dahi türkiyeye davet edildi. Bu süreçte bilim, bir
nev’i ateistlerin tanrısı olmuş, dinler ise Müslüman Türkiye halkına masal olarak anlatıldılar.
Evrim teorisinin ortaya
atılmasından 100 yıl kadar geçtikten sonra evrime karşı cılızda olsa sesler
yükselmiştir. Bu sürece kadar yani 1955 senelerine kadar Bilim, ateizmin
hesabına çalışmıştır. Ancak 1960’lardan sonra bilim hızla ilerlemiş ve netice
olarak bilim olması gerektiği gibi yaratılışı/dine inanları destekler olmuştur. (Şimdi
bunları okuyan ve senelerdir bilim diye kendilerine batıl inanç aşılanan kafir
arkadaşlar öyle iş mi olur, bu saçmalığı daha fazla okuyamam diye yazıyı
kapatmadan sakince okurlarsa finalde akıllarında ciddi soru işaretleri
olacaktır.) Bilim yaratılışı destekler oldu sözü de aslı astarı olmayan, bizim müslümanların uydurduğu bir söz
değildir. Nobel ödüllü dünyaca ünlü bir bilim adamı, kuantum kuramının kurucusu
olarak bilinen Max Planck bu hakikati dile getirmektedir. Max Planck ‘hangi
sahada olursa olsun, bilimle ciddi şekilde ilgilenen herkes, bilim mabedinin
kapısındaki şu yazıyı okuyacaktır: 'iman et. iman, bilim adamlarının
vazgeçemeyeceği bir vasıftır’. demektedir. Rahatlıkla diyebiliriz ki ‘Bilimde
derinleşenin imanı artacaktır’
Hülasa, Evrim teorisine karşı
çıkanların sesi 1955’lere kadar oldukça cılızdır. Bununla beraber bilim ateistlerin
hesabına çalışmaktadır. Ancak 1960’lardan sonra bilim hızla ilerlemiş ve
yaratılışı destekler hale gelmiştir.
BÖLÜM I
BİLİM NAMINA
İŞLENEN CİNAYETLER
19. asır sonlarında evrim teorisi
dünya çapında duyuldu. Evrim hesabına olmak üzere araştırmacılar canla başla
çalışmaya başladılar. Maksadları kayıp halkayı bulmaktı. Bunun içinde adeta ava
çıkıyorlardı…Avusturalyalı evrimciler aborjinleri Belçikadaki evrimciler ise
hükümet desteğiyle Afrika halkını (kadın-çocuk dahil) avladılar, sömürdüler.
İnsan hayvanat bahçeleri kurdular, insanlara burada eziyet ettiler. Eli kalem
tutan bilim adamları rahat durur mu? 20. asır
başında antropologlar da sosyal evrim hakkında araştırmalar yapmış, beyaz ırkın diğerlerine
göre üstün olduğu fikrini ortaya atmış, kitaplar yazmışlardı. Ota benga’nın
hikayesini okumalı ibret almalıdır.
Nazi rejimi de bilime dayanmaktaydı.
Öjeni[1]
kavramı 19. asırda bilimsel olarak ortaya atılınca Naziler üstün alman ırkını vücuda
getirmek için bilimsel dayanaklarını da bulmuş oldular. Buna göre Almanların
kanını zehirleyen Alman ırkına karışan aşağı ırkları temizlediler. Yahudi ve
çingeneler diri diri yakıldı, öldürüldü. Bununla da yetinmediler, T4 protokolü
gereği Almanya'da ne kadar zihinsel özürlü, bedensel özürlü, hasta insan varsa
çoluk çocuk kadın erkek demeden katledildi.
Netice itibariyle, 20. asır eli
kanlı liderleri güya bilimsel olduğu söylenen fikirlerden ve bilim adamı olduğu
söylenen kimselerden tesirle milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuşlardır.
(Bilim namına nice cinayetler
işlenmiştir… Ayhan Tarakcı isimli
youtube kanalında ‘karanlık bilim’ serisini izleyebilirsiniz)
BÖLÜM II
İSLAM-BİLİM-EVRİM
İslam ve bilim
İslam ve evrim meselesine
girmeden evvel islam’ın bilime bakışını ortaya koymak gerekir. Zira Kafirlerin
geneli "islam bilime karşıdır" cümlesini sloganları haline
getirmişlerdir. Bununla beraber Bilim adamı dediğimiz adamlar bilimle dinin
çatışma içinde olduğunu ve bilimin ilerledikçe dinin yok olacağı fikrini yaymaya
çalışmışlardır.
Peki hakikatte böyle midir?
İslam dini Müslümanları bilimsel
çalışma yapmaya teşvik etmiş hatta emretmiştir. Birkaç misal vermek gerekirse İslam
dini arabistanın sınırlarını aşınca kıblenin yönünü tespit için bilimsel
çalışmalar yapılmıştır. feraiz ilmide bu noktada misal verilebilir. Bu ilim de Müslümanların
matematikle ilgilenmesini sağlamıştır. Meseleyi uzatmadan sözü fuat sezgine
bırakıyoruz. İslam bilim ve teknoloji araştırmalarıyla dünyada şöhret bulmuş
fuat sezgin ‘‘batı uygarlığı, islam medeniyetinin çocuklarıdır’ demektedir.
Peki bunu neye istinaden söylüyor, islam bilimine verdiği 65 senesine ve
incelediği 300.000 esere dayanarak söylüyor. Peki, İslam bilime düşmandır
diyenler neye dayanıyor? Dinsiz arkadaşları bu zor soruyla baş başa bırakıyoruz.
Bu bahsi kapatmadan Osmanlı ve ilim
meselesine de değinmek gerekir. Netice de Osmanlı'da bir islam devletiydi.
IRCICA’nın başlattığı ‘osmanlı
bilim literatürü Tarihi’ ismini verdiği çalışmada Tıp, Aritmetik, cebir,
geometri, astronomi, astroloji, meteoroloji, coğrafya, kimya, kozmografi,
jeoloji, botanik, müzik, askeri tekniklere dair literatür araştırması yapılmış,
neticesinde ciltler dolusu kitap yazılmıştır. sadece Osmanlı tıbbı bilimler
literatürü tarihi 4 cilttir. ekmeleddin ihsanoğlunun ‘Osmanlı bilim mirası’
kitabına da bakılabilir. Miri Shefer-Mossensohn’un Osmanlıda bilim kitabına da
bakılabilir. İslam’da Osmanlıda bilim yoktu diyenler ya cahildir ya ahmaktır.
Bilim bize mutlak
doğruyu mu söyler?
Bilim, gözlem yapar, hipotezler/varsayımlar ortaya atar. Bu hipotezleri gözlemlere karşı test eder. Neticede bir teori ortaya atar. Hipotezler test edilerek, teori seviyesine gelir. Teori ise bilimde ulaşılacak en üst seviyedir. Bilim bizi kesinliğe götürmez” Bunu dağılım grafiği problemi ve siyah kuğu problemi açık olarak gösterir. Bilim kesinliğe götürmez ancak değişken çalışma modellerine götürür. Bütün bunlar demek oluyor ki bilimde herhangi bir teori daimi doğrudur denemez. Buna evrim teorisi de dahildir. Öte yandan Bilimde kesin ifadeler kullanılmaz ihtimalli bir dil kullanılır. evrimciler ise evrim teorisi yerçekimi gibi bir yasadır diyorlar. 1 milyon, 200 milyon, 50 milyon yıl önce şu oldu bu oldu gibi kesin ifadeler kullanıyorlar. Arkeolojik yahut jeolojik materyallerin yaş tayininde kullanılan metotlar %100 sonuç verir mi yahut doğruluk payı nedir? diye muhataplarımıza sorsak ne cevap verirler? bu sahada biraz bilgi birikimi olanlar bu yaş tayinlerinin tahmin ve kabullere dayandığını itiraf ederler.
Kafirler niye evrime
sarılırlar?
Çünkü evrim olmasa, karşılarına inanmaları
gereken, üzerine düşünmeleri gereken birtakım meseleler çıkacaktır. Belki bir
yaratıcıya inanmak zorunda kalacak, biraz daha derine inerse peygamberi bulacak…işin
içinden çıkamayacaktır. Evrim ise kafirler için adeta çıkış kapısıdır. evrime sarılmalarındaki bir diğer sebep ise dinleri yok etmek istekleri sebebiyledir. bunlar da dünya çapında bir proje olan ‘Allahsız bir dünyanın’
oluşmasına hizmet etmektedirler. Kafirler tarafından da evrim taraftarları ciddi
desteklenmekte, beslenmektedir. Evrime karşı çıkan bilim adamlarının sesi de
böylece cılız kalmaktadır.
Günümüzde Evrimcilik Ateizmle
özdeşlemiş haldedir. Öte yandan darwinin bu durumdan rahatsızlık duyduğunu Asa Gray’e
yazdığı mektuptan görüyoruz.
İslam ve Evrim
Evrim teorisi bilimsel bir hakikat
ve %100 ispatlanmış değildir. İslama
göre yaratma bütünüyle Allah Tealaya aittir. İslamda ‘ilk insan, peygamber ve insanın
aslı Hazreti Adem babamızdır. Hazreti Adem ise annesiz babasız topraktan
yaratılmıştır. Bu açık ve kesindir. Beydavi, nesefi, zemahşeri ilgili ayetler
üzerinde de bunu açıkça ifade etmişlerdir. İslam aleminde bu hususta hiç
ayrılık yoktur. Ve hatta şeytan dahi bunu kabul eder. 14 asırlık islami
birikime istinaden diyebiliriz ki ‘Müslümanlar için evrim teorisinin insana ait
olan kısmı kesinlikle tartışmaya kapalıdır’. Hazreti ademe baba ve anne isnad etmek
küfürdür. Bununla beraber hazreti ademden evvel ademler vardı demekte küfürdür.
Şimdi islamla evrimi yan yana
getirenlere bakalım.
İslam ve evrimi yan yana getiren
Sinan canan, Enis Doko, Mustafa İslamoğlu ve Caner Taslaman gibi şahısların
neredeyse hiçbiri aynı konuşmaz. Hepsi kendi mezhebini kurmuş, evrimi kendi ictihadlarına
göre kur’an-ı kerime yamamaya çalışırlar. Bu içler acısı bir durum değil midir?
Kendilerine Müslüman diyen ve evrime inanan 4 şahıs aynı kur’an-ı kerime bakıp
evrim hakkında ihtilafa düşmüştür. Bu noktada şunu sormamız gerekiyor. Kur’an-ı
kerimde mi sorun var evrim teorisinde mi sorun var? Yoksa sizin bakışınız mı
hatalıdır? Bunlar daha kendi aralarında anlaşmadan, Müslümanmış gibi görünüp
Müslümanlara evrimi anlatıyorlar. Müslüman adam hangi birinize baksın? Hangi
birinizin anlattığı doğrudur? Sonrada kalkıp din birdir, mezhepler ayrılık getiriyor
diye de konuşuyorlar…
Birtakım kimseler de diyorlar ki “Müslüman
olup da evrime inanan bilim adamları var. Demek ki Müslüman kalınıp evrime
inanılabilir.” Müslüman olduğunu söyleyen bilim adamı evrime inansa bu
evrimin doğruluğunu niye gösteriyor olsun? Müslüman bilim adamları dinde hüccet
değillerdir ki… böyle bir ayet yok. öte yandan sizin zıddınıza düşünen bilim
adamları da var? Bu durumda ne olacak. Ya bunların Müslümanlığını inkar edeceksiniz
yahut bunlar hakiki bilim adamı değil diyeceksiniz. Bu sözlerinizi de kimse
itibar etmez.
Hülasa, Evrimci Müslüman olamaz.
Allah Teala insanı en güzel surette yarattık diyor. İslam’a göre insan zirve
bir varlıktır. Bu takdirde evrimcilerin dediği gibi Müslüman için insan başka
bir canlıdan gelmiş olamaz. Müslüman olduğunu söyleyip evrime inananlar onlarca
ayeti te’vil etmek hatta inkar etmek zorunda kalırlar. Bunların te’vil
ettikleri de ancak kendi ve avanelerince muteber olur. Te’vil etmeninde bir
sınırı vardır. biz ehl-i sünnet Müslümanlar kendi alimlerimize, kendi mezhebimize
mi uyalım yoksa bunların mezhebine mi uyalım?
Evrimin varlığına inanan ve
Müslüman olduğunu söyleyenlere ‘evrime inanmak farz mıdır? İnanmasak kafir mi
oluruz?’ sorusuna da yöneltmek lazımdır. Şayet evrime inanmak farz değilse,
kaldı ki farz olduğuna dair herhangi bir ayet yoktur. öyleyse biz ehlisünnet
Müslümanlara evrimi dayatamaz, evrime inanmadığımız içinde bize asla laf
edemezsiniz.
Kur’an-ı kerime
bilimsel olarak bakmak farz mıdır? Bilim kur’an-ı kerimdeki her şeyi açıklar
mı?
Yukarıdaki sorulara ek olarak şunu
da sormamız gerekiyor. ‘kur’an-ı kerimdeki her şey bilimsel olarak açıklamak
Müslümanın görevi midir?’ Madem yaratılışı bilimsel olarak açıklıyor ve
bunu kur’ana dahi dayandırıyorsunuz. öyleyse Salih aleyhisselamın taştan
çıkarttığı deve mucezisini bilimsel olarak açıklayın. Kur’anda buna benzer daha
başka meseleler de vardır. bunları bilimsel olarak açıklayabilir misiniz? Asla
açıklayamazsınız. Demek oluyor ki kur’an-ı kerimde bilimin açıklamayacağı meseleler vardır. fakat bunlar ısrarla kur’an-ı kerimdeki yaratılışa bilimsellik adı
altında evrimi yamıyorlar. Müslümanlar ve dahi kafirler nazarında gülünç duruma
düşüyorlar.
İslam alimleri ve
evrim
Bugün bazı zavallılar evrimi ilk
defa Müslümanlar dile getirdi diyorlar. Bu külliyen uydurmadır. Kaldı ki ciddi
evrimciler, evrimin ortaya atılmasını antik yunana kadar götürüyorlar. Demek ki
bu meseleyi ilk defa Müslümanlar gündeme getirmemiştir. Bununla beraber Bizim
tarafta görünen Müslüman filozoflarda yunan tesiriyle evrime dair bir takım
meseleler ortaya atmışlardır. Müslüman hiçbir alim ise evrimin insana dair
anlattığı senaryoyu kabul etmemiştir.
İslam alimleri ve evrim namına bazı
zatlardan ve kitaplarından nakillerde bulunurlar. Bu nakilleri ciddi manada
incelemek lazımdır. Bu incelemeyi yapmadan evvel birtakım kelimelere de açıklık
getirmek gerekir. Bizde evrim için tekamül kelimesini kullanırlar ki bu
yanlıştır hatta bu kullanım Osmanlı münevverleri tarafından reddedilmiştir. Çünkü tekamül kemal bulma yani olgunlaşma demektir, bu kelime bir
türün diğerine geçişi için kullanılamaz. Tekamül ancak türün kendi içinde ulaşacağı
üst seviyeyi ifade eder. Evrimin karşılığı inkişaftır. İnkişaf yeni bir türün
ortaya çıkışını ifade etmede kullanılabilir.
Demek oluyor ki, biz bir takım
islami kaynaklarda tekamül kelimesini gördüğümüz de bu kelimeden bugünkü evrim
kast ediliyor diye ortaya atılamayız. Kadim metinlerdeki tekamül kelimesini
bağlamından koparıp olmadık yorumlar getirenlere ancak gülünür. Öte yandan
alimler insanın tekamülünü ahlak kitaplarında işlemişlerdir. bir diğer önemli hususu da unutmamak gerekir; İlmiye sınıfından
olan muteber hiçbir ehlisünnet alim evrimi kabul etmemiştir. Bunu net olarak ifade
edebiliriz.
BÖLÜM III
EVRİM-EVRİM
SORUNLARI-BİLİM ADAMLARI ATEİSTTİR İDDİASI
Evrime karşı
eleştiri
Evrime göre ‘milyar
yıllar önce bütün canlılar tek hücreli bir atadan gelmişlerdir’ Ayrıca yine Evrim bütün canlı türlerinin varlığını açıkladığını söyler. Evrim
anlatanlar çeşitli senaryolar ortaya koymuşlardır ki bunlar kendi aralarında
dahi çelişirler. Bu da normal bir durumdur zira 4 milyar yıllık süreci anlatmaya
kalkışanlar elbette saçmalayacak ve çelişkiye düşeceklerdir. Biz Müslümanlar olarak
bu senaryolarla uğraşacak değiliz. Kaldı ki bizim için yaratılış ve varlıklar
sorun değildir. Bizim Müslümanlar olarak burada evrimin yaratıcıyı inkar edici
tutumunu tenkid etmemiz gerekir.
Günümüzde evrim teorisi Canlı türlerinin
varlığını açıklıyor öyleyse Allah’a ne gerek var diye düşünülmektedir. Biz Müslümanlar burada evrimi tartışmak yerine Allah’ın varlığını ortaya koymamız gerekir...
Yaratıcı laboratuvarda aranamaz. Demek
oluyor ki ateist samimi ve hakkı arıyorsa ‘bana Yaratıcıyı bilimsel olarak gösterin’
diyemez. Kaldı ki Tanrı görülebilen bir varlık olsaydı zaten laboratuvara, bilimsel tekniklere vs. gerek kalmazdı. Tanrı gözlemleyemediğimiz ve test edemediğimiz için bilimden
başka bilgi edinme yollarına başvurmamız gerekmektedir.
Evren sonradan yaratılmışsa, bunu kabul ediyorsak, evrenin bir var edeninin de olduğunu kabul etmeliyiz. Çünkü sonradan var olmuş olan şeyler bir yaratıcıya muhtaçtır. Bununla beraber var edenin ezeli olması gerekir ki başka bir yaratıcıya ihtiyaç duymasın. Var eden ezeli olmasa bu bizi teselsüle götürür, teselsülde batıldır.
Başlangıcı olanın öncesi yokluktur. Evrenin başlangıcı varsa demektir ki önceden yoktu. Bir şey de yokluktan var olamadığına göre, her yüzünde bu zamana kadar ortaya yoktan bir şey çıkmadığına göre demek oluyor ki ‘evrim teorisi gerçek olsun yahut olmasın zorunlu olarak bir yaratıcıya ihtiyaç vardır. Varlığı zorunlu olanın ise yokluğu düşünülemez. Yokluktan evren çıktı diyenlere yokluktan niye bir evren çıkıyor, niye bir uçak çıkmadı diye de sormak lazımdır.
Akıl sahipleri bilimin tek kaynak olmadığını kabul edeceklerdir. Şöyle ki; bilimsel metotlar, yahut laboratuvarlar olmadan önce 1+1 işleminin 2 olduğu biliniyordu. Bilim olsun, olmasın bu netice değişmez. 1+1 işlemini 500 yıl laboratuvarda inceleseniz dahi sonuç yine 2 çıkacaktır. İşte bu bilgiye ‘bedihi bilgi’ diyoruz. Bedihi bilgi, 1+1 örneğinde olduğu gibi hiç düşünmeden akla gelendir, aklın kat’i çıkarımıdır. 1+1 işleminin sonucu %100 2 olduğu için bu kat’idir diyoruz. Şimdi evrim teorisine bakalım, kimse evrim teorisinin %100 doğru olduğunu söylememektedir. Kaldı ki bu bedihiyyata terstir. zira evrimi bilmek için gözleme, deneye, uzun uzun incelemeye ve başka delillere ihtiyaç vardır. Peki bir şey %100 doğru değilse yani ‘kat’i/kesin’ değilse ne olmuş olur? zanni olmuş olur. Yani bunda kesinlik yoktur, akside ortaya konabilir. Hadi diyelim Evrim teorisi %99 doğru olsun. Yine %100 doğru olmuş olmuyor, çok çok düşük ihtimalde olsa bunun yanlış olma ihtimali söz konusudur. Yani Evrim %99 doğru dahi olsa bu onu zanni olmaktan çıkarmaz.
Evrim anlatımlarına bakıyoruz
bilimsel pek çok ifade var. Öte yandan evrim karşıtlarına bakıyoruz yine
bilimsel ifadelerle evrimin ciddi boşluklar ve sorunlar taşıdığını söylüyorlar.
Evrimi tarif ve tenkid edenler ise evrimciler tarafından ‘hayır bu
anlattığın evrim değil, böyle değil, yeni bulgular var, yeni araştırmalar var, bu
anlattığın bilimsel değil’ gibi itirazların hedefi olurlar.
Biz burada evrimin birtakım sorunlarını
sade bir dille gündeme getireceğiz.
Evrimle ilgili herhangi bir soruda mesela 'Hücre gibi muazzam bir yapı nasıl
oluşsun diye sorduğumuz da Yerli Darwinlerin cevapları hazırdır. Evrim ağacı
sitesinden okuyup gelirler. Bunlar herhangi cevap verdikleri zaman sorun bitmiş mi
oluyor? Evrimcilerin atıf yaptığı bilimsel makalelere cevap verilmiş olamaz mı? Bunlar üstüne
yeni araştırmalar yapılmış olamaz mı? Bunlar hep göz ardı edilen
meselelerdendir. Hücrenin muazzam bir yapıya sahip olduğu darwincilerin geçmişte
iddia ettiği gibi basit bir protoplazma olmadığı yine bilimsel olarak ortaya konmuştur. Bu muazzam yapıyı
göz önüne alıp hayatın nasıl başladığını söylemeleri gerekir. Bunu yapabilirler
mi? Öte yandan bir tane bile hücre inşa edememişlerdir.
Organizmalar hayatlarını idame
ettirmeye çalışırlar, moleküllerin ise böyle bir kaygısı yoktur. moleküller
hiçbir zaman yaşama doğru evrilmemiştir. Zira moleküllerin beyni yoktur. Moleküllerin
kendi başlarına bırakıldığında hayatı oluşturmak için toplandıkları
görülmemiştir. İnsanların kontrolünde hareket eden moleküller dahi hayat
oluşturamazlar. Kompleks molekülerin bir yapı inşa edebilmesi için ısı, basınç,
çözücü, ışık veya karanlık, atmosfer gazları ve gazsızlık gibi parametlere
dikkat edilmesi gerekir. Her safhada karakterizasyon yapılmalıdır. Tabiat
bunları nasıl yapmış olsun? işte bunun bir açıklaması yoktur.
Hayatın kökeni hakkında yapılan araştırmalar ne durumdadır? Bir ilerleme var mıdır? Hayatın temelinde temel yapı taşları (karbonhidratlar, nükleik asit, amino asitler, lipitler) vardır. bu yapı taşlarını laboratuvarda elde edebildiniz mi? Evet elde edilebildi diye makaleler araştırmalar görebilirsiniz. Görebilirsiniz de buna kim itibar eder? Mesela bu saydığımız itirazların sahibi olan Prof Tour bu makaleleri kabul eder mi? Şimdi Prof Tour kim diyeceksiniz. Sentetik biyokimya alanında dünyanın en iyilerinden, 700’e yakın makalesi 100.000’den fazla atıf almıştır. Evrime karşı taş gibi sert duran Prof Tour’a bilim adamı demeyecek misiniz? Şimdi evrimciler diyecekler ki Prof Tour ekmeğe tapıyor, tanrıya tapıyor, şeytan var diyor. Adamın neye taptığının ne önemi var? Adam peynire tapsa bilimsel araştırmalarını peynire tapıyor diye çöpe mi atacaksınız? eğer böyle yapacaksanız celal şengörün şaplağını hatırlatırız.
Evrimciler ilk canlının 4 milyar yıl önce olduğunu tüm türlerinde bu ortak atadan geldiğini söylüyor. 4 milyar yıl bütün bu canlıların varlığını açıklamaya yeter mi? National science foundation mayıs 2016 sayısındaki çalışmaya göre canlı türlerinin %99.999 gözlemlenmemiştir. Demek oluyor ki bugünkü yaşam hakkında %0.0001’lik kısmı biliyoruz. Şu an tespit edilmiş 10.000 canlı türü var, tahmini 100.000 milyon canlı olduğu söyleniyor. Tüm bu canlılar kademeli olarak 4 milyar yılda nasıl oluşsun? Bunların birden yaratılmış olması gerekmez mi? Bu canlılık alemini göz önünde bulundurarak ‘evrimin her saniyede milyarlarca canlı parçası üretmek zorunda’ olduğunu kabul etmeliyiz. Hal böyle olunca kademe kademe milyar yıllık bir süreç içindeki bir evrimden değil, yaratılıştan bahsetmek gerekir. 4 milyar yıl bütün bu canlıların oluşması için bir imkan vermez. Demek oluyor ki ‘matematik ile evrim yan yana gelemez. Sadece matematik değil biyokimyasal temeller ile evrim hiçbir şekilde uyuşmaz. Öte yandan milyon canlı içinde neden tek akıllı insan oluyor? neden bir tek insan konuşuyor? gibi pek çok soru da sorulabilir.
Bilim adamlarının
çoğu ateist, Bilim adamlarının hepsi evrimi kabul ediyor iddiası
Bilim adamlarının çoğu ateisttir,
öyleyse ateizm doğrudur denirse; deriz ki, ‘dünyadaki tüm bilim adamlarının
dinini sordunuz mu?’. Faraza bir ateist böyle bir araştırmaya girdi ve
bilim adamlarının çoğunun ateist olduğunu bizlere gösterdi. Bizde ikinci bir
soruya geçeriz. ‘Bir şeyin doğru olup olmadığını sayı üstünlüğü gösteriyorsa
buna deliliniz nedir?’ diye sorarız. Ateist şahıs bu noktada çaresiz
kalmaktadır. En başta kendisinin taptığı bilimde ‘sayı üstünlüğü/çoğunluk
bize doğruyu verir’ mealinde bir kaide yoktur. Böyle bir kaide yoksa ‘bilim
adamlarının çoğu ateisttir’ iddiası da hiçbir şey ifade etmemektedir.
Ateist, ‘sayı üstünlüğü hakkı
gösterir’ derse, biz de sayı üstünlüğünün hakkı gösterdiğini kabul edersek, Bu
şu anlama gelir; tüm dünyada 11 tane bilim adamı olsa bunlardan 5 tanesi
inançlı olsa 6 tanesi ateist olsa, ateizm doğrudur. Peki bugün sayı üstünlüğü
olan mesele hakkında, yarın sayı üstünlüğü kalkarsa ne olur? Örnekle devam
edelim, 6 ateist bilim adamından 1 tanesi iman etse, ateizmin doğruluğu da
ortadan kalkmış olur, zira ‘sayı üstünlüğü hakkı gösterir’ dendi. Peki o
iman eden 1 tane bilim adamı, pişman olsa tekrar ateist olsa ‘hak yine yer
değiştirmiş olur, ateizm doğru olur.
Birde şöyle düşünelim, 6 inançsız
bilim adamından birisi kaypak/dönek olsa, gıcıklığına iman etse, inancın doğru
olduğu kanıtlanır, 4 gün sonra inançlılara gıcık olsa, ateist olsa bu seferde
ateizmin doğru olduğu ortaya çıkar. Peki bu ‘doğruluk/hakk dediğimiz şey
top mudur? Oradan oraya sektirelim.
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki ‘sayı üstünlüğü doğruyu göstermez’
yerli darwin "evrimin bilim insanları arasındaki kabulü %90'ın üzerinde, biyologlar arasındaki kabulü ise %99'un üzerindedir" diyor. Şimdi söyleyin bu bizi hangi neticeye vardırır? Medyada ve Evrimcilerin dillerinde yaratılışa inanan bilim adamlarının yok denecek kadar az olduğu hatta %99’unun evrime inandığı söylenirse de bu yalandır. Bu bir algı operasyonudur.
faraza bu veriler hakikat olsa müslümanlar için neyi ifade eder? Temel bir kuralı
hatırlatalım: "hak çoğunlukla taayyün etmez". Yani kafirlerin batıl olan evrim üzerinde ittifak etmeleri evrimin gerçek olduğunu
göstermez. Yani Biyologların %99u evrimi kabul ediyor olsa bile bu evrimin
hakk/doğru/gerçek olduğunu göstermez. Müslüman açısından durum budur.
bir diğer mesele "evrim"in bilim adamları tarafından nasıl anlaşıldığı meselesidir. mesela gözlemden ibaret olan evrimin varlığını kimse inkar etmez. Evrimi şu kadar bilim adamı kabul ediyor diyene 'Evrimi kabul eden bilim adamları hangi evrimi kabul ediyor?' diye sormalıyız. kimse "bilim insanlarının %90'nından fazlası, biyologların
%99'undan fazlası aynı şekilde, aynı tarzda, aynı yolda, aynı fikirlerle evrimi
kabul ediyor" diye söyleyemez. Yahut, "%90'dan fazla bilim adamı ve biyolog 'şu an benim inandığım, kafamda olan evrimi kabul
ediyor diyemez"
son olarak Evrimin bilim insanları
tarafından kabul ediliyor olması sebebiyle ateist olanlara deriz ki
"Evrimin varlığı/gerçek oluşu, (herhangi bir) yaratıcının varlığı
yokluğuyla ilgili bir mesele değildir. Evrimi kabul eden her bilim adamı ateist
olmayabilir. En nihayetinde Evrim varsa bunu yaratıcıda yapabilir. Biyologların
%99’u evrime inanıyorsa aynı şekilde bunların %99’u tanrıyı inkar ediyor
manasına gelmez.
[1] Zayıf
hastalıklı bireyleri öldürüp sağlıklı güçlü bireyleri çiftleştirip toplumu
kusursuzlaştırma
Yorumlar
Yorum Gönder