Emre ve Midye meselesi

 

Gün geçmiyor ki bir cahil ordusuna denk gelmeyelim. Bugün ehlisünnete çatanlar arasında özel bir yere sahip olduğunu düşündüğüm bir kimse var. İşte sizi tanıştırayım emre bulut. Kendisi Hanefi mezhebinde olduğunu iddia ediyor. Niye “iddia ediyor” diye söyledim bu yazımızda göreceğiz.

bu şahıs geçen saatlerde şöyle bir ileti paylaştı; (Ayetler meselemizle doğrudan alakalı olmadığı için uzun uzun paylaştığı ayetlerin isimlerini vermekle yetiniyoruz. İtalik yazılar emre beyimize aittir)

‘Bakara 173.ayet - Enam 145.ayet - Nahl 115.ayet”

Kısaca deniz ürünleri ile ilgili hiçbir ayet yoktur Kutsal Kitabımızda.Tam tersi helal olduğu ile ilgili bir ayet vardır.

Maide 96.ayet “Kendinize ve yolculara geçimlik olmak üzere sularda avlanmak ve onu yemek size helâl kılındı. Kara avı ise ihramda bulunduğunuz sürece size haram kılındı. Toplanıp huzuruna varacağınız Allah’tan korkun.”

Şimdi gelelim mezheplere

Hanifilere göre midye haramdır.

Şafiilere göre sağlığa zararlı olmayan her deniz canlısı helaldir diyor.

Hanbeli ve Maliki mezheplerine göre de yenilebilir.

Yani midye soru işaretlidir tamam.Bu pis bir görüntüsünün olmasından dolayıdır.Ama karides, kalamar, yengeç ve ıstakoz a haram demek Diyanet için uygun bir açıklama değildir.3 tarafımız denizlerle çevrili, hem insanların ekmeğinden edebilecek talihsiz bir açıklama, hem de bir sektörü baltalamaktır. Ben midye yemiyorum, diğer saydıklarımı da yiyebileceğim bir ortam oluşmadı hayatımda.Yani satan bir yere, bir restorana denk gelmedim. Yani şahsımla ilgili yazmadım, bu yazıyı Allah ın(cc) ayetlerle yasaklamadığı, mezheplerde ve hadislerde olmayan bir konuya diyanetin hayır demesi mantıklı gelmediği için yazıyorum bu yazıyı.Ülke olarak gündemimizin bu olmaması lazım.Bilim, teknoloji,sanayi olması lazım.Ekonomisi güzel yarınlar konuşulsun.Başarılı gençlerimiz konuşulsun.Savaşsız huzurlu bir Türkiye konuşulsun.Mutlu insanlar konuşulsun.Uzaya giden ilk Türk konuşulsun.5.araba markamız hayırlı olsun konuşulsun.Güvenilir bir ülke konuşulsun.

Müctehidlik taslayan emre beyin bu iletisi üzerine saçmalamış olduğuna dair gerekli izahı yaptım. (Aramızda geçen konuşmaların ekran görüntüleri duruyor). Bu yazıda müctehid emre beyin iletisini uzun olarak inceleyeceğiz.

Evvela şunu söyleyelim Hanefi mezhebinde olduğunu söyleyen müctehid emre niye böyle izahlarda bulunuyor? Ne gereği vardı? Bakara 173 - maide 3 - enam 145 - nahl 115 – maide 96 ayetlerini nakledip hemen peşine ‘Kısaca deniz ürünleri ile ilgili hiçbir ayet yoktur Kutsal Kitabımızda.Tam tersi helal olduğu ile ilgili bir ayet vardır.’ niye böyle bir açıklamada bulunuyor? Kendini ne zannediyor? Kendisinin Hanefi mezhebine göre amel ettiğini söyleyen emre beyin maksadı nedir?  Maksadı nedir ki ‘şimdi gelelim mezheplere diyerek konuşmaya başlıyor’. Maksadı nedir ki Hanefi mezhebine uygun fetva veren diyanetin açıklaması uygun değildir diyebiliyor? Emre bey bu soruların altında ezile dursun. Bizde asıl meselemize gelelim.

Deniz canlıları hakkında Hanefilerin ve cumhurun görüşü farklıdır.  Hanefiler sadece balık nev'i hayvanat yenir diyorlar. Müctehid emre beyin paylaştığı maide suresi 96. ayeti kerimesindeki ‘sularda avlanmak’ ifadesini Hanefiler balıklarla sınırlandırmışlardır. Bu hususu Hanefi fukasının önde gelenleri zikrederler. Cahil müctehid emre bey, diyanetin fetva sitesine bakıp bu konuda sadece alauddin kasani böyle konuşmuştur diyor. (Kendisi ne yazık ki ben yetişemeden kasani ile ilgili uydurma bilgisini silmiş) yukarıda belirttik, Hanefi fukahasının önde gelenleri mesela ‘ ibn nuceym, es serahsi, el cesas, ez zeylai’ de bu hususu zikreder. 

Peki hanefi mezhebi balıklar dışındaki su canlılarının niye yenilmemesi gerektiğini söylüyorlar? Bu uzun mesele olmakla beraber tartışmaya dahil değildir. yine de okumayı bilenler bedaiye ve ahkamul kur’ana bakabilir. (Müceddid emre Arapçayı yalayıp yuttuğu için rahatlıkla okuyup anlar.) Tartışmamızın odağı olan meseleye geçelim. Emre bey Diyanet işlerinin Midyeye haram demesine karşılık diyor ki ‘haram demek özellikle tam sıkıntı’ soruyoruz niye sıkıntı oluyormuş? Sanki mezhepler sadece bu konuda ayrılığa düşmüş… Emre beye sorarız. Diğer ayrılıklar ne olacak? Yani bir mezhebin helal dediği diğerinin haram dediği diğer meselelerde emre bey ne yapacak? Bu ayrılıklar içinde ‘tam sıkıntı” mı diyecek yoksa bu meselelere burnunu sokmaktan vaz mı geçecek? Bu da merak konusudur.  

Midye ictihadi bir meseledir. Hanefi mezhebine göre midye ıstakoz ahtapot yemek tahrimen mekruhtur. (Hanefilerce tahrimen mekruh haram kapsamındadır) Hanefilere göre midye haram olduğundan yiyen günahkar olur. Farklı ictihadların rahmet olduğu beyhekideki hadiste görüyoruz. Buharideki hadiste ise ‘yanılan müçtehide bir sevap, isabet edene iki sevap yazılacağı beyan ediliyor. Midye notktasında farklı bir ictihad varsa ehlisünnet müslümanlar asla muctehidlere dil uzatamayız.  Hele ki Hanefi olduğunu söyleyip ‘haram demek özellikle tam sıkıntı’ lafını hiç edemeyiz. Midye helaldir diyen alimlerden hiçbirisi midye haramdır diyen Hanefi ulemasına dil uzatmamıştır/yanlıştır dememiştir.

İctihad ictihadla nakz olunmaz sözü meşhurdur. Bundan hareketle ictihadları yarıştırıp şu daha doğru bu daha zayıf, bu tam sıkıntı, bu az sıkıtındı denemez. Hanefi uleması yanılmış olsa bile bir sevabı almışlar, sevap alınan meselede Hanefi müçtehidi emre bey kalkmış ‘midyenin haram oluşuna tam sıkıntı diyor’. Garibim bilmiyor, zavallı ne mezhebini biliyor, ne itikadını biliyor... emsileyi bile bilmiyor. Fıkıh meseleleri noktasında ahkam kesiyor.

Kendisine Hanefi diyen şahıs ‘Allah ın(cc) ayetlerle yasaklamadığı, mezheplerde ve hadislerde olmayan bir konuya diyanetin hayır demesi mantıklı gelmediği için yazıyorum bu yazıyı’ bu okuduğunuz lafları etmekle Hanefi fukahasına ne demiş oluyor. Bazılarının beyni basmayabilir biz söyleyelim. Demiş oluyor ki ‘”hanefi fukahası bir taraflarından uydurmuş midye haram demiş’”

Diğer açıklamasına da kısaca değinecek olursak, Emre beyimiz, diyanetin midyeye haram demesiyle sektörü baltaladığını söylüyor. sanki türkiye halkı harama helale riayet ediyormuş gibi konuşmuş yani boş konuşmuş.

Nur topu müçtehidimiz Emre bey diyor ki ‘ülke bunları konuşacağına bilim, araba, uzay mekikleri, gençleri vs. konuşulsun’. Cevaben diyoruz ki ‘diyanet elinizden mi tutuyor?, diyanet dini anlatmayacak, fetva nakletmeyecekte ne yapacak?, öte yandan haram helal meselesi önemli değil midir?’

Gariban emre bey bu hakikatler karşısında ezilince benim ‘alevi şii düşmanı olduğumu’ ortaya atarak meseleyi kaynatmaya çalıştı. Benim düşman olup olmamaklığımı bir kenara bırakalım. Hanefi mezhebiyle amel ettiğini iddia eden emre beye müftü hamza tarafından 1514 senesinde verilen ve asırlarca yenilenmiş fetvayı gösteririz. Fetvada özet olarak "halifeleri inkar eden, peygamberin hanıma iftira eden, islamı yok etmeye çalışan, dinsizlik namına çalışan kızılbaşların bu halleri net olarak açığa çıkmıştır/bilinmiştir. Kızılbaşları öldürmek, yok etmek vaciptir.’ Diyor. Benzeri fetvalar gösterilebilir. Bununla beraber Osmanlının ehlisünnet itikadında olduğu, ehli bid’at akımlara ne gibi muamelede bulunduğu konuşulabilir. Şimdi Hanefi olduğunu söyleyen Emre bey ‘kaç numaralı Alevi şii düşmanı oluyor?’

Emre bey ve taraftarları, bütün bu cinayetlerinin üstüne set çekip, benim ‘cahil, münafık’ dememe takılıyorlar. Emre beyin cahil olmadığını bu yazıdan sonra hiçbir ehlisünnet Müslüman iddia edemez. Gelelim münafıklığa, münafık iki manaya gelir. Birisi kafirdir, diğeri iyi yüzlüdür. Ben emre beyi tekfir etmeyip iki yüzlü oluşunu ifade etmek maksadıyla münafık dedim. Kaldı ki tekfire karşı olduğumu bu tartışmadan saatler önce gün içinde attığım iletilerden de görebilirsiniz. Şimdi size soruyoruz. Hanefi mezhebinden olduğunu ayan beyan söyleyip içten içe Hanefi fukahasına çatana ne denir? Ben münafık dedim çünkü emre bey dürüst değil. Bunlarla beraber kendisinin bana ettiği hakaretler ve bana edilen hakaretleri beğenmesi ne oluyor? Bunu da siz değerli okuyucuların insafına bırakıyorum.

Yorumlar

Popüler Yayınlar