DİN DÜŞMANI MEALİSTLERİN, ‘SAHABE HADİSLERİ REDDEDİYORDU’ İDDİASI ÜZERİNE II


Bir önceki yazıyı okumayanlar buraya tıklayarak okuyabilirler. Bu ikinci yazımızda mealistlerin iddialarını incelemeye devam ediyoruz. (İtalik yazılanlar zavallı mealistlerin sözleridir.)

BÖLÜM I

Kuran’ın dışında başka kaynakları da dinin kaynağı ilan edenlere, Kuran’ı tek başına yetersiz görenlere, Kuran’la beraber uydurmalarla dolu hadis kitaplarından dini anlamaya çalışanların kabulüne göre İslam’ın en mutlu dönemi önce Peygamberimiz’in zamanı, sonra ise dört halife dönemidir. Fakat ne yazık ki bu halifelerin üstünlüğünü kabul edenlerin uygulamaları, dört halife ile çelişmiştir.

Tarihten bahseden cahil mealistlerin, ‘bir rivayeti değerlendirmedeki kriterleri’ nelerdir diye baktığımız da meydanda bir şey bulamıyoruz. Bu cahil mealistler tarihi rivayetler karşısında canlarının istediği gibi davranmaktadırlar.

Cahil mealist, biz ehlisünnet Müslümanların dört halifenin uygulamalarını reddettiğimizi söylüyor. bu noktada diyoruz ki ‘dört halifenin uygulamaları hangi kaynaklarda yazıyor ve bu kaynakların içindeki rivayetleri sahih mi uydurmamı olduğuna nasıl kanaat getirdiniz de kalkıp birde bizim dört halifeye ters düştüğümüzü söylüyorsunuz? Bizim dört halifeye ters düştüğümüzü söylemezden evvel bu bilgiyi ortaya koymanız gerekmektedir. Aksi takdirde boş konuşmuş olursunuz.

Bu cahil mealistlerin, biz ehlisünnet Müslümanların dört halifeyle çeliştiklerini söyledikleri husus hadis yazımıyla ilgili gelen rivayetlerdir. Dört halife hadis yazmayın demiş, biz onlara karşı çıkarak hadis yazmışız. Dikkat buyurun, ‘dört halifenin hadis yazmayın’ dediği rivayetleri yine biz yazmışız. Biz bir nev’i kendi topuğumuza sıkmışız. Mercimek tanesi kadar beyni olan bir mealist ‘bizim kaynaklarda hadis yazımını yasaklayıcı rivayetlerin varlığını görüp, sünniler dört halifeye karşı çıkmıştır’ diye bir iddia da bulunamaz. Madem dört halife hadis yazımına karşıydı bu bilgileri, hadis taraftarı olmamıza rağmen bile bile asırlar boyunca niye naklettik? Zavallı mealciler bu sorumuza cevap vermek zorundadırlar.  

BÖLÜM II

Daha evvel 4. bölümde Peygamberimiz’in hadisleri yazdırmadığını gördük. Dört halife de, bırakın hadis yazdırmayı, kişilerin hadis nakletmelerini engellemeye çalışmışlar ve Kuran dışında başka dini kaynak oluşmamasının mücadelesini vermişlerdir. Üstelik bu mücadeleyi Peygamber’in vefatından sonraki ilk yıllarda vermişlerdir, yani uydurmaların çok daha az olduğu bir dönemde. Oysa isteselerdi, Peygamber’in en azından birkaç bin hadisini toplayıp bir kitap yapabilirlerdi. Hem de Peygamber’i gören ve ona çok yakın olan dört halife, eminiz ki çok az yanlışla böyle bir hadis kitabını oluşturabilirlerdi.

Peygamber hadisleri yazılmasını yasakladı rivayetleriyle, yazılmasına izin verdiğine dair rivayetlerin kaynaklarda zikredilmesi mealistlere neyi ifade ediyor? Bu çelişkili gibi görünen ifadeleri görüyorsak bunların hangisi, hangi ilmi kritere göre sahih kabul edeceğiz? Yahut bu hadisleri nasıl izah edeceğiz? Zavallı mealistler bu konuda hiç konuşmamaktadırlar. Çünkü konuştukları an bütün batıl davalarının çöp olacağını iyi bilirler.

Hatib el bağdadi hadis yazımını konu edindiği takyidul ilm isimli eserin de ‘hadis yazımı noktasında gelen çelişkili gibi görünen rivayetleri ele almıştır. bu ve benzeri eserler ‘ehlisünnet müslümanlar için bu meselenin karanlık bir noktasının olmadığını ve asırlar evvelinden açıklığa kavuşturulmuş bir mesele olduğunu göstermektedir.

Zikredilen kitab ne anlatıyor? (ilmin kaydedilmesi itisam yayınları, Türkçe tecümesi de mevcuttur)

Hadislerin yazımı aleyhindeki merfu mevkuf maktu rivayetler toplanmış, bunların gerekçeleri bildirilmiştir. Genel olarak hadis yazımının yasaklandığı rivayetlerin özel durumlarla ilgili olduğu ortaya konmuştur. Bununla beraber ilk dönemde hadis yazımının yasak edilmesinin sebebinin, kuranla karışacağı, kur’anın ihmal edileceği endişesine dönük olduğu tespit edilmiştir. Yine biliyoruz ki ilk devirde hadis isnadları kısaydı, ezberin ihmal edileceği gerekçesiyle de yazmak kerih görüldü sonradan isnadlar çoğaldı ve yazmak gerekli hale geldi. Bu hususta ibn kuteybe’nin, ibn abdilber’in, er ramhürmüzi’nin başka tespitler de varsa da genel olarak durum budur.

Bu durumda diyoruz ki, ‘mealciler bize hadis yazımının yasak olduğuna dair bir rivayet getirsinler ki, bu rivayet, hadislerin dinde kaynak teşkil etmediğini söylemiş olsun. Böyle bir rivayeti getiremezler, hiçbir rivayette dinde tek kaynak kur’andır mealinde bir cümle yahut açıklama bulamazlar. Bu cahil ve zavallı mealistler hadis yazımı aleyhindeki rivayetleri -bu hakikatlere rağmen- sanki peygamber ve 4 sahabi dinde tek kaynak kur’andır demişçesine aktarıyorlar. Her zamanki gibi uyduruyorlar, kaydırıyorlar….

Takyidül ilim isimli eserde hadis yazımını serbest kılan hadislerin daha fazla olduğu tespitini de görmekteyiz. Üstelik bu deliller daha kuvvetlidir. Hadislerin yazılmamasına dair rivayetler ise azdır.

BÖLÜM III

 Bu bölümde izah etmek istediğimiz; doğru hadislerden oluşsa bile, Kuran dışında başka dini kaynak oluşturmaya karşı olmanın en güzel örneğinin, Peygamberimiz’den sonra dört halife döneminde görüldüğüdür. Onlar, doğru olan hadisleri bile toplamadılar, insanların Kuran dışına çıkmasını önlemeye çalıştılar.

Peygamber ve 4 halife doğru olan hadisleri bile toplamamışmış… peygamberin hadis yazımını serbest bıraktığı rivayetleri tek tek nakletmek lüzumu yoktur. takyidul ilm kitabının 3. Kısmında bu rivayetler yer almaktadır. Görülüyor ki ‘çeşitli maksatlarla hadis yazımı yasak edilmiş, daha sonra serbest edilmiştir.’ Tabi bu yasaklılık anında kimse hadis yazmamıştır da denemez. Peygamberin hususi izin verdiği kimseler de olmuştur. el bağdadi eserinde hadisin yazılmasını yasaklayan rivayetlerin bazı durumlara has olduğu, bazı zamanlarla mukayyet olduğunu tespit etmiştir. yani peygamberin bu husustaki hadisleri umumi bir yasağa işaret etmemektedir. Nitekim peygamber efendimiz, Abdullah b. Amr'ın yazmasına müsaade etmişti.

Mealistler, umumi bir yasak olduğuna dair yahut dinde tek kaynak kur’an olduğuna dair bir tane rivayet getirebilirler mi… bu konuda uydurma rivayet bile getiremezler.  

ebu said el hudriden on farklı tarikle nakledilen ve birbirine benzeyen rivayete bakalım:

عن أبي سعيد الخدري أن رسول الله -صلى الله عليه وسلم- قال: «لا تكتبوا عني، ومَن كتب عني غيرَ القرآن فَلْيَمْحُه، وحدِّثوا عنِّي ولا حَرَج، ومَن كذب عليَّ -قال همام: أحسِبه قال: مُتعمِّدًا- فَلْيَتَبوَّأ مَقْعَدَه مِن النار. رواه مسلم (الزهد والرقائق/5326)

Tercümesi: Ebû Said el-Hudrî'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah    şöyle buyurmuştur: "Benden (Kur'an dışında bir şey) yazmayın. Kim, Kur'an'dan başka bir şey yazmış ise, onu imha etsin. Benden rivayet etmenizde bir sakınca yoktur. Kim benim adıma yalan söylerse, cehennemdeki yerine hazırlansın.

Bu ve benzeri hadisler bize ‘dinde tek kaynak kur’andır’ dememektedir. bu hadislerin söylenmesinin sebeplerine baktığımızda kur’anın ihmal edilmesi endişesi görülür, bu gerekçeyi şarihler kafasından uydurmamaktadır, yine bu gerekçeyi ifade eden hadislerin kendisidir. Hadis yazılmamasına yönelik rivayetleri kabul edenler, aynı hadislerde geçen yazılma iznini ve yazılmamasının gerekçelerine dair ifadeleri neden kabul etmezler? Mealistler bunun cevabını vermek zorundadırlar.

BÖLÜM IV

Oysa ünlü hadisçi Darekutni’nin ifadesine göre “Yalan hadisler arasında sağlam hadis, siyah öküzün derisindeki tek tük beyaz kıl kadardır.” Gün gelmiş yalan hadislerin sayısı doğru olan hadisleri geçmiş ve bugünün en ünlü hadis kitapları siyasi, maddi, manevi menfaatlerin baş gösterdiği devirlerde yazılmıştır. Oysa dört halife, kendi gözetimleri de mümkünken, bırakın tek bir hadis yazmayı, kimseye de yazdırmamış, hadis naklini de kötü görmüşlerdir.

Zavallı mealistler ‘doğru hadis’ dedikleri hadisleri nasıl tespit etmiş ki kalkıp birde ‘doğru hadis sayısı yalan hadisleri geçmiştir diyebiliyor. Öte yandan doğru hadis diye bir şeyin dahi yazılmasının hoş görülmediğini az evvel yukarıda söylemişlerdi. Burada da doğru hadislerden bahsetmektedirler…

Zavallı cahiller, ‘bugünün en ünlü hadis kitapları siyasi, maddi, manevi menfaatlerin baş gösterdiği devirlerde yazılmıştır’ demekle halt ediyorlar. Meşhur hadis kitaplarından kast ettikleri kitaplar kütübi sitte’dir ki bu kitaplar olmazdan evvel zaten yazılı hadis kaynakları vardı. Bu kitaplardan önce yazılı kaynak yoktu diyenlere ancak akıl sağlığı dilenir. Hem peygamber ve sahabe devrinde hadis yazımı yasaklandı, buna rağmen hadis yazıldı diyorlar. Bunun üzerine kütübi sitteden önce kimse yazmadı, çoğu o zaman uyduruldu diyorlar…

El a’zami, 52 sahabenin hadis yazdığını, hicri birinci asırdan sonra yazanların sayısının 86, hicri ikinci asırdan sonra yazanların sayısının ise 256 kişi olduğunu tespit etmiştir. Hamidullah muhtasar hadis tarihi isimli eserinde peygamberin sağlığında hadis derleyen yani ‘sahifeleri’ olan 19 sahabi’den bahsetmektedir. Bir diğer araştırmaya göre 670 ile 750 yılları arasında 400 kadar muhaddisin hadis yazdığı belgeleriyle birlikte tespit edilmiştir.  En son vefat eden sahabi ebu tufeyl’de 718’de vefat etmiştir. Prof. Orhan Çeker Hoca ‘sahabe tarafından yazılmış 54 hadis mecmuasından bahsetmektedir. Ebû Hüreyre ile Semüre b. Cündeb’in sahifeleri günümüze kadar el yazması nüsha halinde ulaşmıştır. Günümüze el yazması nüsha halinde ulaşmayan sahifeler ise hadis kaynaklarında yer almaktadır. Kütübi sitte hicri 3. asırda yazılıp kendinden daha önce yazılan hadis kitaplarını da içinde barındırınca, önce yazılanlara ehemmiyet verilmemiştir. Sahabi devrinde yazılan hadis sahiflerinin hepsi orijinal bir şekilde günümüze ulaşamamışsa da bunlar zamanla bulanabilir. Son yıllarda Avusturya milli kütüphanesinde papürüs üzerine yazılı bu devirden kalma hadis bulunmuştur

Sahabeden günümüze gelen orijinal hadis yazmalarının az olduğunu yahut olmadığını söyleyenler ‘kur’an-ı kerimin tam asıl nüshası nerede? sorusunun muhatabı olurlar. Hadis sahifelerinin hepsi elimizde değil, bunlara güvenemeyiz, yahut elimizdekilere güveniriz diyenlere aynı mantıkla ‘kur’anın asıl tam nüshası yok, buna niye güveniyoruz’ diye itiraz ederiz.

Darekutni’nin “Yalan hadisler arasında sağlam hadis, siyah öküzün derisindeki tek tük beyaz kıl kadardır.” Sözünün kaynağı nedir bilmiyorum fakat darekutni’nin kim olduğuna baktığımız da büyük bir hadis alimi olduğu, Hadis alimlerinden de kimseyi reddetmediğini, kimse için bu uydurmuştur demediğini görüyoruz. Kendisinin sünenin’de zayıf hadisler de vardır. münker hadisleri de eserine yazdığını yine alimler söylemektedirler.

BÖLÜM V

Gelin Hz. Ebu Bekir’den başlayarak sırasıyla dört halifenin, hadis toplamaya ve nakline karşı tavrını hadis merkezli bir İslam anlayışının benimseyenlerin de kabul ettikleri kaynaklardan alıntılar yaparak görelim:

Mealistlerin kaynaklardan yaptıkları alıntıları yazı uzamasın için bir sonraki yazıya bırakıyoruz. Bir sonraki yazıda kaynaklardan alıntı dedikleri şeyleri tek tek inceleyip gerekli cevabı vereceğiz.

Bu zavallı mealistlerin kaynak verme tarzlarına bakılsa bile sahtekar oldukları ve kaynakları görseler isimlerini dahi okumayacakları açık bir şekilde görülmektedir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar