KUR'AN-I KERİMİ ANLAMA ÜZERİNE I

 

kur’anı kerimi anlama isimli yazı serimizin ilk yazısında mealcililiğin çıkmazları üzerinde duracağız. Malumunuz türkiyede mealist bir kesim var. bunlara kur’ancı demek yanlıştır. Bunlar mealisttir zira arapçadan değil tercüme üzerinden hareket ederler. Bu aslında korkunç bir durumdur çünkü meal olmasaydı bunlar da olmayacaktı. Onların açısından bakacak olursak bir diğer deyişle ‘meal olmasaydı din olmayacaktı’.

Kur’an-ı kerim mealden anlaşılıyorsa bizim alimlerimiz niye bu kadar tefsir ve usul üzerine kafa patlatmışlar? Mercimek tanesi kadar beyni olan mealistler bu muazzam anlama çabasına yani tefsirlere bakıp ‘kur’anın mealden anlaşılamayacağını anlamaları gerekirdi. Ne yazık ki anlamıyorlar.... yunanca yazılmış bir felsefe metnini anladığını iddia etmek, meseleye tam manasıyla vakıfım diyebilmek için evvela o dili tahsil etmek sonra felsefeyi tahsil etmek gerekiyor, başka ilimleri de tahsil etmek gerekebilir. ilim adamları bunda ittifak etmiştir. bu durumda dili ve felseleyi tahsil etmeyen birisi kalkıp, 'ben yunanca felsefe metnini anlıyorum, tercümesi yeter, ben meseleye vakıfım' derse buna ilim aleminde 'deli' denir. kimse böyle bir şahsı ciddiye alamaz. bizim ahiretimizi belirleyecek bir meseleye yani Kur'an-ı kerim meselesine gelecek olursak, gereken ilimleri tahsil etmeden, kur'anı anladığını söyleyip, bununla da yetinmeyip geçmişte ne varsa çöpe atana da aynı ithamda bulunulur. basit ve dünyalık bir felsefe metnini anlama noktasındaki çabayı niye kur'an için vermiyoruz? kur'an bu çabaya değmez mi? mealcilerin hareketlerine, tavırlarına bakarsak Kur'an-ı kerim bu çabaya değmez....

kitabı mukaddes türkçeye nasıl çevrildi biliyor musunuz? 

kitabı mukaddes diğer dillere çevrilirken de türkçeye çevrilirken de İbranice, aramice, grekçe bilen uzmanlar tarafından incelendi bir taslak metin çıkarıldı. bu metinin uygunluğu sıkı sıkıya defalarca incelendi. bundan sonra üslup uzmanlarınca metin tekrar tekrar gözden geçirildi. daha sonra çeviri kurulu yani uzmanların hepsi senede üç dört sefer toplanıp çalışmalarına devam ettiler netice itibariyle çevirinin bitmesi YİRMİ YILLIK ağır ve zahmetli sancılı bir süreç sonunda bitti. 

şimdi, kendine mealci diyenler buna bakıp ibret alırlar mı? tahrif olmuş bir kitaba 20 sene veriliyor! sadece çevirisi için...mealciler ise bir kişinin 1 senede belki daha kısa sürede yazdığı meali alıyor, üzerine hüküm bina ediyor...

mealcilik...

Hiçbir kur’ancı, ‘mealin’ kur’an olduğunu söyleyemeyez. Böyle söyleyene en başta ‘piyasadaki 50 meali gösteririz. Bu seferde hangi meal kur’ana denktir, ve niye denktir sorunu ortaya çıkar ki bu kur’ancıların işin içinden çıkamayacağı bir sorudur. Bir diğer sorunda arapçanın zenginliğidir. Arapçanın zenginliği mealciler için büyük sorundur. Bir kelimenin onlarca manası olabilmektedir. Mealciler bu noktada hangi kritere göre hedef kelimeyi/harfi türkçeye çeviriyorlar? Hangi sözlüğe bakıyorlar. Peygamber devrinde bu kelime nasıl anlaşılmış buna bakıyorlar mı? Bu sorular dahi mealciliği başlı başına bitiricidir.

19 putuna tapan ve reşad halife isminde birisini peygamber kabul eden Edip yüksel kaç defa mealini güncelledi? Yahut diğer şahıslar kaç sefer meallerini güncellediler. Kur’an mealden anlaşılır diyenler, meal güncellemesine karşılık, ‘kur’anda güncellenmiştir’ diyebiliyorlar mı? Akıl sahipleri bütün bunlardan anlar ki meal kur’an olamaz. Öte yandan kur’an apaçık kitap diye söyleyen mealciler niye saatler süren videolarla kur’anı tefsir etme lüzumu görüyorlar? Niye insanlara benim anladığım gibi anlamayan kafirdir diye konuşuyorlar.

Bütün bunlara rağmen meal okumak dini anlamaya yetiyor diyenlere de ancak akıl sağlığı dilenir. Öte yandan ‘biz müslümanlar kimin mealini okuyalım? Hasan elik kitabında 300 kadar türkçe meal olduğuna dair tespitini aktarıyor. Bu yazarlar haricinde meali olmadığı halde çeşitli yazarlardan faydalanıp kendine din uyduranlar da vardır. demek ki bu sayı 300'üde geçer. böyle bir durumda Yeni müslüman olmaya karar veren kimse kimi seçsin? Yoksa bu kadar mezhep içinde o da kendi mezhebini mi kursun....?

Meal kur’anla eş değer olsaydı en başta 300 tane meal olmazdı. Öte yandan bu mealleri yazanlar insandır. Kimisinin Arapça bilgisi ve dini bilgisi üst seviye iken kimisinin arapça bilgisi ve dini bilgisi vasat, kimisinin yetersizdir. Yani meal yazarı kendi imkanı nispetinde kur’anı anlamış ve türkçeye çevirmiştir. Netice olarak meal kur’an değildir, olsa olsa yazarın bilgi birikimiyle yaptığı tercümedir. Diğer bir ifadeyle yazarın kur’andan anladığıdır. Bu durumda kur’an tek kaynaktır diye konuşan kimseler meallerini seçtikleri kimselerin mezhebine tabi’ olmuş oluyorlar. Hal böyleyken kalkıp bizim mezheplerimize çatıyorlar.

Bu noktada büyük harflerle mealci, tek kaynakçılara şunu soruyoruz ‘KENDİ İÇİNİZDEKİ İHTİLAFI HALLETTİNİZ DE SIRA BİZE Mİ GELDİ?’

Bütün bu yazılanlardan açık ve net olarak anlaşılıyor ki ‘Bir yazarın kendi zihin dünyasındaki kelimelerle çevirdiği kur’an üzerinden hükümler çıkarmak, kur’andan hüküm çıkarmak demek değildir. Asla da olamaz.’

ihtilaf meselesi....

Mealcilerin mezheplere itirazı genelde ‘birisinin haram dediğine diğeri helal diyor, birisi farz, diğeri farz değildir diyor’ şeklindedir. Bu mealciler ne yazık ki kendilerine bakmıyorlar. Bizim 4 mezhebimiz, dinde sabit olan meseleler hakkında -mesela namazın vakitleri gibi- ihtilaf etmemişlerdir. 4 mezhebe göre namaz 5 vakittir. Öte yandan dinde net ve kesin bildirilmeyen noktalarda ihtilaf KAÇINILMAZDIR. Allah Teala mezheplerin oluşacağını bilmiyor muydu? Bilmiyordu diyen kafirdir. Demek ki Allah teala bir takım meseleleri net olarak bildirmediyse ve dahi bu meselelerde (mealci, kur’ancı, ocu bucu hiç fark etmez) ihtilaftan kaçmak mümkün değilse, demek ki Allah Teala mezheplerin olmasını istemiştir. Mezheplerin olmasını istemeseydi, her şeyi açık ve net olarak bildirirdi. Demek ki mealcilerin mezhep niye var diye itiraz etmesi abestir. İnatla ‘mezhepler niye var diyene ‘o zaman Allah Teala her hükmünü açık açık bildirseydi, niye bildirmedi' deriz. 

Bizim mezhep imamlarımızın ihtilaflarını ve ihtilaf sebeplerini bilmeden ortaya atılan mealcilerin durumuna bir bakalım;

1-Yaşar nuri: öğle, ikindi, yatsı namazı farzları 2 rekattir.

2-Edip yüksel: yıllar sonra baktım, 3 vakit namaz var. Birde orta namazı var.

3-ihsan eliaçık: 5 vakit diye bir şey yok. kur’anda vakit belirtmez. 2-7 arasında değişiyor.

4-Hakkı yılmaz: namazın vakti rekatı olmaz.

5-caner taslaman: Namaz farzdır diyor. (Fakat vakit, rekat bildirmiyor.)

6-Bayraktar bayraklı: namaz 5 vakittir, kur’anda var.

7-sonia cihangir: namaz 2 vakittir. 

8-Kur’ancı Aleviler: Kur’anda namaz yoktur.


Mealcilerin bu ihtilaflarına daha onlarca misal gösterilebilir. Şimdi bu mealciler yakıp yıkmasını, mezheplere ve alimlerimize sövmesini iyi biliyorlar...kendilerine dönüp bakmıyorlar bile...zannediyorlar ki bütün ihtilaflar hadislerden çıkmış...

bir düşünün, 14 asırdan beri günümüze gelen bir şeriat var. 21. asırda birileri çıkmış "bu şeriat yanlış anlaşılmıştır" diyerek, hadisten, tefsire, siyerden, fıkıha kadar her meseleye çatıyor, bir şeyler söylüyor....

İnkar etmek kolay değil mi? Mealcilere soruyoruz ‘Yıktığının, sildiğinin, inkar ettiğinin yerine ne koyacaksın ve bu muazzam birikim karşısında nasıl duracaksın?’ İşte bu hususu hesap etme kapasitesine sahip mealciler hemen davasından vaz geçecektir, sesini kesecektir.

Yorumlar

  1. "Meal olmasaydı mealcilerin de olmayacağı" korkunç bir durumsa Arap olmayan bütün Müslümanların Müslüman olmaları korkunç bir durumdur çünkü hepsi de Kuran'ı zorunlu olarak mealden duydular.
    Tefsir üzerine kafa patlattığını ve alim olduğunu sandığınız adamlar Kuran'da ne yazdığını zerre kadar umursamamış ama Kitabımukaddes'i ve Zerdüşt efsanelerini önlerine açıp kopya çekmiş adamlardır. Zaten o kitapların çoğu Muaviye kalibresindeki münafık yöneticilerin doğrudan siparişiyle veya sansürlerinden kurtulabilmek kaygısıyla yazılmıştır. Eğer Kitabımukaddes'i okusaydınız bunu cam gibi berrak görebilirdiniz. "Yirmi yılda yapılan" KM mealini orijinal metinle karşılaştırarak okusaydınız ne feci hatalar yapıldığını ve beğenmediğiniz Kuran meallerini arattığını görürdünüz. İnanmıyorsanız kaynaklar önünüzde deniz, buyrun yapın bu çalışmayı.
    Yazınızda Kuran'dan tek bir alıntı yapmayışınız Arapçasından okuyabildiğinizi tahmin ettiğim bu kitabın zihninizi ne kadar meşgul ettiğiyle ilgili önemli bir işaret.
    Kuran ancak Arapçasından okunduğunda işe yarayabilen bir kitapsa bu din yalnızca Arapların dini olabilir. Bu kısır döngüyü şimdiye dek aşabilen bir meal düşmanına rastlamadım. Ne yazık ki şaşırtmadınız.
    Yorum bölümündeki "Captcha" eklentisini kaldırırsanız iyi olur. Yorum bırakmak isteyenlere eziyet etmeyin.

    YanıtlaSil
  2. Arap olmayan bütün Müslümanların, Müslüman olmaları korkunç bir durum OLMAZ. niye olsun ki? 'müslüman olmak için kur'anı mealden okumak, duymak ŞARTTIR FARZDIR diye NEREDEN ÇIKARDINIZ? meal olmasaydı siz olmayacaktınız, bunda anlaşılmayacak bir durum yok.

    hayatınızda kaç tefsir görmüşsünüz de 'Kitabımukaddes'i ve Zerdüşt efsaneleri....' diye lafa giriyorsunuz...komik olmuyor mu? kitabı mukaddes dediğiniz kitabı okudunuz ve gerçeği cam gibi gördünüz öyle mi? şu gerçekleri bir yazın da biz de görelim, Allah size 14 asır sonra gerçeği göstermişse, saklamayın. 20 yılda yapılan kitabı mukkaddes tercümesini de beğenmiyorsunuz...İbranice, aramice, grekçe biliyorsunuz ya bir de konuşuyorsunuz....

    'Zaten o kitapların çoğu Muaviye kalibresindeki münafık yöneticilerin doğrudan siparişiyle veya sansürlerinden kurtulabilmek kaygısıyla yazılmıştır' NEREDEN ÇIKARDINIZ? tarihten günümüze gelmiş bir rivayetin sıhhatini nasıl tartıyorsunuz? biz bu tarih usulü kitaplarını yakalım. sizi dinleyelim buyrun? bu naklettiğiniz bilgi nerden çıktı, bu bilgiye niye güvenelim? ÖYLE YA BU KUR'AN AYETİ DEĞİL.

    Kuran ancak Arapçasından okunduğunda işe yarayabilen bir kitap' DEĞİLDİR. Kim böyle diyor? yazdıklarımı anlamamışsınız bile....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanların nasıl Müslüman olduklarını sanıyorsunuz, çok merak ediyorum. Kılıç zoruyla falan mı? :)

      Kendi yazdıklarınızı sakince okuyun veya nesnel olabilecek kişilere okutup ne anladıklarını sorun. Size bin sayfa malzeme verirdim ama muhtemel okumazsınız. Çünkü Tevrat'ı İncil'i okuyun diyorum, "okumayacağım" diye karşılık veriyorsunuz. Yardımlar hak edenlere verilir. Esenlikler...

      Sil
  3. Mealci bir kimse olarak bu kadar hakikat karşısında ancak esenlikler dilersiniz. Başka diyecek bir şeyiniz olamaz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar