HADİS DÜŞMANLARI III

Bu yazımızda mealcilerin sorularını cevaplayacağız. serinin diğer iki yazısını okumadıysanız, ilk yazı için ikinci yazı için tıklayınız.  

SORU  

1- Hadislerinizin sayısı kaçtır? net rakam, bir rivayete göre şu kadar, bir rivayete göre bu kadar değil, net rakam!  

CEVAB 

hadislerin sayısı hususunda ihtilaf vardır. bu ihtilafın temelinde 'hadis'in tanımı ve kapsamı’ meselesi vardır. bunu izah etmezden evvel mealcilere 'kur'an ayetlerinin sayısını' sormalıyız. hadislerin sayısı hakkında ihtilaf varsa, aynı şekilde kur'an ayetlerinin sayısı hakkında da ihtilaf vardır. mesele anlaşılsın diye ayet sayımındaki ihtilafın temel sebeplerini yazalım, sonra hadis sayımındaki ihtilafın temel sebeplerini yazacağız. 

Ayetlerin sayısı hakkında ihtilaf olması, bir/birkaç ayetin eksik fazla olduğu manasına gelmez. bu ihtilaf, farklı ölçüler baz alınarak ayetlerin sayıldığı manasına gelir. mesela, 'besmelenin ayet olup olmadığı meselesi' hakkındaki kabuller ayetlerin sayısını etkilemiştir. bu noktada mealcilere soruyoruz 'sure başlarında yazılan, süreleri birbirinden ayıran besmelelerin hepsi birer müstakil ayet midir? yoksa bunlar tek ayet midir?. bu soruya evet yada hayır diyen alimler farklı sayımlar yapmışlardır fakat dediğimiz gibi bu sayı farklılıkları kur'ana ekleme yahut çıkartma olduğu manasına gelmemektedir.  

bugün elde mevcut kur'anlarda ayetleri birbirinden ayırmak için 'durak' ismi verilen işaretler vardır.  peki bu durak işaretini alimler neye göre koydular? mealciler sabah akşam sövdükleri alimlerimizin koydukları durak işaretini niye kabul ediyorlar? kısacası 'mealciler ayetlerin sayısını net olarak söylemeden önce, bir ayetin nerede başlayıp nerede bittiği nereden malumları olmuş? önce bunu söylemeleri gerekir. bakınız, bazı alimlerin durak saydığı yerleri başka alimler durak saymayınca, ayet sayımı noktasında yine ihtilaf çıkmıştır. aynı ihtilafı mealcilerde de göreceğiz. (göreceğiz derken, bu mealcilerden bu sorunlara mantıklı makul bir cevap beklemediğimizi de belirtelim zira bunlar akılla mantıkla bağlarını koparmış kimselerdir)  

bu mesele anlaşıldığına göre hadislere geçebiliriz.

yazının başında hadis sayımındaki ihtilaflı sayıların temelinin 'hadis'in tanım ve kapsam meselesi olduğunu söylemiştik. eğer biz, peygamberin sadece ağzından çıkan değilde, şemaili ahlakı, vasıfları, fiilleleri, meydana gelen olaylar karşısındaki tutumunu da 'hadis' kategorisi içinde değerlendirip, hadisleri sayarsak....bir başkası da sadece peygamberin ağzından çıkanları ve fiillerini hadis olarak değerlendirip sayarsa ortaya farklı sayılar çıkacaktır. yani hadislerin kapsam ve tanımı, hadislerin sayısını etkilemektedir. fakat bu kur'an ayetlerinin sayısındaki ihtilafta olduğu gibi hadislere ekleme, çıkarma olduğunu göstermez. eğer gösterir diyorsanız, bizde siz mealcilere, 'kur'an ayetleri sayısı hakkındaki ihtilafa binaen 'kur'ana ekleme çıkarma yapılmıştır' deriz.  

hadislerin sayısını soran mealcinin kastı nedir?  

metni aynı, senedi farklı hadisleri tek bir hadis olarak mı kabul edelim, yoksa farklı hadisler olarak mı kabul edelim? sadece senedi mi baz alalım? muallak hadisleri hadis olarak sayıma dahil edelim mi? tariklerdeki ziyade kısımlar tek hadis midir? ..........görülüyor ki hadis sayımı noktasında muhaddislerin farklı ÖÇLÜLERİ olabilir. hangi ölçüyü esas alıp hadisleri sayalım?  

esas mesele yukarıda da temas ettiğimiz üzere 'hadislerin sayısı' değildir. mealciler, alimlerin hadis sayısı hususundaki ihtilaflarını 'hadislere ekleme çıkarmalar oldu' şeklinde değerlendirmektedirler. böyle bir şeyin olmadığını ayetlerin sayımındaki ihtilafı gündeme getirerek anlatmıştık. öyleyse 'hadis sayısının' bir önemi yoktur.  

hadisler çeşitli ölçüler baz alınarak sayılmış ve adetleri belirtilmiştir. bunları buraya uzun uzun nakletmek lüzumu yoktur. zira mesele hadislerin adediyle yakından uzaktan ilişkili değildir. yine de bir fikir vermek adına, metin esas alınarak son devirde yapılan tespite göre '125.000 civarında sahih ve hasen hadis vardır. tekrarlar çıkarıldığında ise bu sayı 25.000 civarına düşmektedir.' hadisler sened itibariyle sayılsa ortaya büyük rakamlar çıkacaktır. konu itibariyle sayılsalar daha düşük rakamlar çıkacaktır. hadislerin sayıları ile alakalı büyük rakam görenler, her hadisin farklı varyant ve tarikinin de hesaba katıldığını bilmeleri gerekir. metni aynı olan fakat 200'den fazla senedle gelen hadisler vardır. bu hadisler 1 tane sayılmaz, 200 tane sayılırlar.   

---------------------------------------------------------------------

SORU 

2- Mütevatir yani sahih hadis sayınız kaçtır? Net rakam . Bir rivayete göre şu kadar ,bir rivayete göre bu kadar değil ,net rakam!  

CEVAB 

mütevatir hadisler, lafzi ve manevi olmak üzere iki kısımdır. manevi mütevatir kısmı da sahih, hasen gibi çeşitlere ayrılır.  mütevatir hadislerin sayısı, 'sayan kişinin' kriterlerine göre değişir, mesela kettaniye göre 320, suyutiye göre 113'tür. farklı sayıların olması hadislerin güvenirliğini zedeleyecek bir unsur değildir. bunu yukarıda izah ettik. diğer bir deyişle, bu sayıların farklı olması hadislerin uydurulup uydurulmamış olmasıyla ilgili bir mesele değildir. sayan kişinin mütevatir hadis seçerken ki kriteriyle alakalı bir meseledir.  

net rakam diye feryad eden mealcilere, 'kur'anda kaç tane ahkam ayeti vardır, net rakam verin' diye sorarız. bu sorunun cevabını da 1. soruda ortaya koyduğumuz problemleri nazara alarak cevaplamaları gerekir.  

10 farklı mealci kur’andaki ahkam ayetlerini saysın, 10’uda farklı sayılar söyleyeceklerdir. bu soruları çoğaltabiliriz. Kaç tane müteşabih ayet olduğunu sorduğumuz takdirde yine farklı sayılar söyleyecekler, işin içinden çıkamayacaklardır. bizden net rakam isteyen mealciler, kendilerine hiç bakmıyorlar, kendilerinde bu sorun yokmuşçasına bizlere sataşıyorlar. bunların bu haline acınır.  

---------------------------------------------------------------------

SORU 

3- Kaç çeşit yani Kaç tür hadisiniz vardır? Mesela sahih hadis, mesela zayıf hadis, mesela garip hadis gibi...  

CEVAB 

hadisin çeşitlerinin olması, hadislerin dinde delil olmadığını göstermez. fakat zavallı mealci böyle düşünerek bu soruyu soruyor. bu soruya cevab verilmesi, mealcilere bir şey kazandırmayacak, aksine aleyhlerine olacaktır. mealcilerin bu manasız sorusu meseleye ne kadar uzak olduklarını da göstermektedir.  hadisler belirli sınıflandırmaya tabi' tutulmuştur. demektir ki ortada bir 'sistem' var.  

hadis kaynağı bakımında; kudsi, merfu', mevkuf, maktu' olmak üzere 4 kısımdır. sıhhat bakımından sahih hasen zayıf olmak üzere 3 kısımdır. ravi sayısına göre 'mütevatir ve ahad olmak üzere iki kısımdır. bunlarda kendi içlerinde ayrılmaktadır....  

hadisler, sened ve metin olmak üzere iki kısımdan oluşurlar. Hadisler uydurmaysa bu sistem nereden çıkmıştır? sened dediğimiz kısımda raviler yer alır, biyografisi elimizde olan 10.000 kadar sahabi vardır, bunlar içinden 1002 sahabi hadis rivayet etmiştir. bu 1002 içinde binlerce hadis rivayet eden olduğu gibi birkaç hadis rivayet eden de vardır. bunların hepsi sabittir. rical kitaplarında cerh ve ta'dili yapılan 20.000 civarında ravi vardır, bütün bu isimler uyduruldu mu? bunlar olmayan, yaşamayan insanlar mıydı? kütübi sitte imamları görüşüp anlaşmışlar ortaklaşa sened mi uydurmuşlardır? Atlasül hadisin nebevi isimli kitaba bakıldığında muhaddislerin hadis almak için binlerce kilometre yol gittikleri görülür. kütübi sitte müelliflerinin ne derdi vardı da bu kadar zahmet çektiler? vatanına dönemeden vefat edenler bile vardır.  

hadisleri uydurma telakki eden mealistler her bir hadisin neden ve maksadla uydurulduğunu da söylemeleri gerekir. muhaddisler binlerce hadisi uydurmakla ellerine ne geçti? bunları cevaplamaları gerekir. hiçbir mealistin usul kitabı alıpta tenkit ettiğini görmüyoruz. Bunu yapamazlar, yaptıkları takdirde batıl davaları çöp olacaktır. 

---------------------------------------------------------------------

SORU 

4- Siz EHLİ SÜNNET DİNİNE TABİ OLANLAR; ŞİİLİK...VAHABİLİK... SUFİLİK VE SELEFİLİK DİNİNE TABİ OLANLARIN hadislerini kabul ediyor musunuz? 

CEVAB 

-biz ehlisünnet müslümanlar şiilerin hadislerini kabul etmeyiz. Şiirler ahbariyyun ve usuliyyun olarak iki kısımdır. Ahbariyyun taifesi, kütübi Erbaayı hiçbir tenkide tabi tutmadan olduğu gibi kabul eder. Usuliyyun ise bunlara zıd olarak hareket eder, bunlar kendi aralarında ciddi kavga halindedirler. Şianın hadis kitaplarına usul çerçevesinden bakıldığında bunların hicri 3-4. asırda uydurulmuş olduğu açığa çıkmaktadır. Bu asırda bir dünya hadis uydurmuşlardır. Uydurma hadis senetleri üzerinden de kendilerini 1. döneme kadar götürmüşlerdir. 

bakınız, Bizim ehlisünnet ulema uydurma olan hadisleri ayırmış ve kitaplarda toplamışlardır. Şiirlerde böyle bir çaba göremezsiniz. Çünkü bunlar bunu yapsalar ellerinde din namıma bir şeyleri kalmaz. Bunlarda belli başlı bir hadis usulü, tenkid metodu yoktur. Şiilerde, bizdeki sahihi buhariye denk olan kuleyni'nin kafi isimli eserinde kur'an-ı kerimin ayetlerinin eksiltildiğine dair açık rivayetler vardır. sened ve metin bakımından problem teşkil eden bu 'rivayetleri' elbette kabul edemeyiz. Bizim şiilerin hadislerini reddetmemizin temelinde ilmi gerekçeler vardır. fakat mealcilerin hadisleri reddetmelerinde herhangi ilmi bir gerekçeleri yoktur. 

vehhabiler ve selefiler hadis düşmanı değillerdir, hadislere yaklaşımları her zaman biz ehlisünnet müslümanlar gibi olmamamaktadır. bunlar, ehlisünnetin itibar ettiği hadis kitaplarını kabul etmektedirler. sufilikten maksad, tasavvuf ehli ise bunlar da hadis inkar etmez aynı şekilde kabul ederler. 

bize yukarıdaki soruyu soran mealcilere şunları da sorarız:

günümüze kadar gelen ve bugün de kabul gören 'Naf'i, İbn kesir, Ebu amr, İbn amir, Asım, Hamze, Kisai, Ebu ga'fer, Ya'kub, Halef b. Hişam kıraatları vardır. bugün mealciler bu 10 kıraatten birisi olan Asım kıraatini tercih ediyorlar. birde bu kıraatleri nakleden raviler vardır. Asım kıraatinin meşhur iki ravisi Ebu bekr şu'be b. Ayyaş ile Hafs b. Süleymandır. Bizim mealciler hafs rivayetini tercih ediyorlar. peki diğer kıraatleri niye KABUL ETMİYORSUNUZ?

---------------------------------------------------------------------

SORU 

 5- Sahih hadis, ayeti nesh eder mi? Yani ayetin geçerliliğini ortadan kaldırır mı? Diğer bir ifade ile ayet ile hadis çelişirse , siz hangisini referans alırsınız? 

CEVAB 

-mütevatir hadis, ayeti nesheder.  sünnetin ayeti neshedebileceğini söyleyen usul alimleri akli ve nakli çeşitli deliller getirmişlerdir. bunlardan birisine göre sünnette vahiydir, kur'anda sünnette vahiy ise sünnetin kur'anla neshedilmesinde aklen bir engel yoktur' demişlerdir. mütevatir hadisle kaç tane ayet neshedilmiş? mealciler bunu cevaplayamazlar. öte yandan mütevatir hadis, ayeti neshetti diye ortaya konan örnekler tahsis ve takyid yoluyla nesih kapsamından da çıkarılabilir. sünnetin kur’anı neshedemeyeceğini söyleyen alimler hadis inkar etmezler. esasında, mealcilerin bu soruyu sormamaları gerekirdi. zira mütevatir hadisin ayeti nesh edebilmesi, hadislerin uydurma olduğunu göstermemektedir. yahut hadisin Allah kelamındna üstün olduğunu göstermemektedir.

mealciler neshi inkar ederler fakat kendileri yüzlerce ayetin hükmünü akıllarına dayanarak nesh ederler. şimdi bunları görelim. 

kur'anı kerimde 'Allahın indirdiği ile hükmetmeyenler zalim-fasık-kafir'dir "ayetleri vardır. bu noktada mealcilere soruyoruz, 'neden Allah'ın indirdikleri ile hükmedilmek istemiyorsunuz? yahut neden kendi aranızda Allah'ın indirdikleri ile hükmetmiyorsunuz? kendi aranızda Allahın indirdiği ile hükmetmediğinize göre bu ayetin geçerliliğini kaldırmış oldunuz. Öte yandan 'Atatürk medeni kanunu getirmekle ne olmuş oluyor?'. Görülüyor ki mealistler akılla ayetleri neshediyorlar.  

Nur suresi 3. ayette 'Zina eden erkek ancak zinakâr veya müşrik bir kadınla evlenir, zina eden kadınla da ancak zinakâr veya müşrik bir erkek evlenir. Bu müminlere haram kılınmıştır' buyrulmaktadır. Evlenmeye karar veren ve zina yapmış bir mealci, 'zina yapan kadın' aranır diye ev ev gezecek mi? karşısına çıktığı hanımlara 'siz zina yaptınız mı?' diye soracak mı? ayete göre 'zina eden erkek ya zinakar ile yahut müşrik kadınla evlenecektir', öte yandan mümtehine suresi 10. ayette 'Kâfir kadınları nikâhınız altında tutmayın' diyor. bu çelişkiyi mealistler nasıl izah ederler?  

mealistin diğer sorusuna: 

sahih hadisin ayetle çelişme gibi bir ihtimali yoktur. böyle söyleyen, peygamber dine aykırı konuşmuştur demiş olur. dolayısıyla 'ayet ve hadis' çelişiyor diyenlerin, kendi akıllarında sorun vardır. dini hükümlerin dayandığı dört delil vardır. Bunlar ' kitap, sünnet, icma ve kıyas'tır. Hadisler vahiydir fakat kur'an ayeti gibi değildir. Kur’an-ı kerim lafzıyla beraber Allah Tealadan gelmiştir. Tevatüren nakledilmiştir. hadisin kısmı tevatür, büyük bir kısmı da ahad haberlerle sabittir. Kur’an-ı kerim üstündür ve önce gelir. Fakat delil bakımından ikisi de aynı seviyededir. 

---------------------------------------------------------------------

SORU 

6- Hadislerde vahiy midir? Hadislerde Kur'an gibi korunmuş mudur? Cevabınız evetse... Neden namazlarda hadis okumuyorsunuz?  

CEVAB 

Kur’an-ı kerim lafzıyla beraber Allah Tealadan gelmiştir. Tevatüren nakledilmiştir. Sünnettin Bir kısmı tevatür, büyük bir kısmı da ahad haberlerle sabittir. hadisler vahiydir, fakat peygamberin her söylediği söz vahiy değildir. biz müslümanlar namazda hadis okumayız zira peygamber efendimizin fiili ve sözlü sünnetine göre namazda kıyam halinde ayet okunur.  

Allah teala ahzap suresi 32. Ayette mealen ‘Allah sana kitabı VE hikmeti indirdi’ buyuruyor. Mealciler, “kitapdan maksad kur’andır, hikmetten maksad’da kur’andır’” diyorlar. Biz de diyoruz ki ‘madem ikisi aynı şeydi, niye tek bir tanesi zikredilmedi? bir tanesi de zikredilseydi, anlatılmak istenen anlaşılırdı. Öte yandan oradaki VE edatı neyin nesidir? Görüyoruz ki, Kur’an ve hikmetin arası atıf vavıyla ayrılmıştır. Bu da bize bunların aynı şeyler olmadığını göstermektedir. 

Ahzap suresi 34. ayette ‘Hânelerinizde okunan Allah’ın âyetlerini VE hikmeti dilinizden düşürmeyin’ buyruluyor. Mealciler, buradaki ayet ve hikmet’in aynı şeyler olduğunu söylerler, yani bir şekilde bunların ikisinin de ‘kur’an-ı kerim’ olduğunu söylemektedirler. mealciler bunu söylemekle 'arap dili kaidelerini keyiflerine' göre şekillendirirler. biz bu noktada mealcilere ayetteki VE edatının işlevinin ne olduğunu yine soruyoruz.  

ilk ayetten kur'anla birlikte hikmetinde indirilmiş olduğunu anlıyoruz ve biz ehlisünnet ulemaya göre hikmetten maksad peygamberin sünnetidir. aksini iddia eden mealciler 'hikmetin ne olduğunu, 've edatı'nın işlevini gramer kitaplarını da dikkate alarak anlatmalıdırlar'.  

hadisler kur'an gibi korunmamıştır diyenler için geçmiş yazımızda; 

‘Kur’an-ı kerim korunmuştur’ diyebilmemiz için ‘hem lafzen hem de manen’ korunmuş olması gerekir. Lafız itibariyle olan koruma noktasında hadis düşmanları ile anlaşsak bile, bu sefer de gündeme, kur’anın mana itibariyle korunup, korunmadığı meselesi çıkmaktadır. Hiçbir hadis inkarcısı 'kur’an mana itibariyle de korunmuştur' diyemez. Zira Hadisler kur’an-ı kerimin tefsiridir. Bu hadisler peygamber devrinden günümüze kadar ulaşmıştır. Hadislerden doğan tefsir ilmi ve kitaplar ortadadır. Bütün bunlar ortadayken, ‘yani 14 asırdır kur’an ehlisünnet ulema tarafından tefsir ediliyorken, mana veriliyorken’, hadis düşmanı kalkıpta ‘kur’anın manası korunmuştur' diyemez. Kaldı ki her hadis düşmanı zaten kur’anın manasının tahrif edilmiş olmasından sebeple söylenir. Bütün bunlar hadis inkarcılarının şu sözleri söylemesini gerektirir; ‘kur’an-ı kerim korunmamıştır’. Eğer hadis inkarcıları, kur’an-ı kerim ‘lafzıyla ve manasıyla korunmuştur’ derlerse de otomatik olarak hadislerde korunmuştur demiş olurlar. Çünkü hadisler kur’anın manasını açıklamaktadır. Hadisler korunmamış, uydurulmuştur derlerse de bu sefer de ‘kur’anı kerimdeki biz indirdik biz koruyacağız’ ayetini inkar etmeleri gerekir yahut bu korumanın nasıl olduğunu açıklamaları gerekir. Tabi bu ayeti açıklarken de tefsir edeceklerdir. Bu noktada yeni bir sorun daha ortaya çıkmaktadır. ‘peygamberin tefsir etmediği ayeti sen niye tefsir ediyorsun? hani ayetler apapaçık ve tefsire muhtaç değildi’ 

---------------------------------------------------------------------

SORU 

7- Buhari'de bulunan hadislerin bir kısmını Müslim neden almamıştır? Müslim'de bulunan hadislerin bir kısmı Buhari'de neden yoktur ? Ehli sünnetçiler sizin 6 putunuz olan ; BUHARİ, MÜSLİM , EBU DAVUD, NESAİ TIRMIZİ VE İBNİ MACE... Neden birbirlerinin bir kısım hadislerini kitaplarına almamışlardır? Bu durum sizin hadisçilerinizin birbirine güvenmediğini göstermez mi? 

CEVAB 

Müslim bütün sahih rivayetleri toplamak davasında değildir. Buhari ile müslimin kriterleri de farklıdır. farklı olduğu içinde Müslim, buharide bulunan bir kısım hadisleri almamıştır. fakat İNKAR'DA etmemiştir, esas mesele de inkar etmemiş olmasıdır.  

Müslimin, buharideki bütün hadisleri almasının zorunlu olduğunu mealciler nereden çıkarıyorlar? da böyle bir soru soruyorlar. üstelik hadisler sadece buharideki hadislerle sınırlı değildir. mealcilere göre 'Müslim, buharideki hadislerin bir kısmını almadı çünkü bunları uydurma kabul etti'. Hakikate baktığımızda ise böyle bir durum söz konusu değildir. kaldı ki sahihi müslim ile sahihi buhari kitapları birbirinden farklıdır mesela sahihi müslim, mukaddime kısmı hariç, mevkuf(sahabe sözü) ve maktu'(tabiin sözü) rivayetleri ihtiva etmez. Buhari ise mevkuf ve maktu rivayetleri ihtiva eder.  

Mealistin feryad figan 'onda olan hadisler, bunda niye yoktur, bunda olanlar şunda niye yoktur' itirazının hiçbir kıymeti yoktur. zira hadis imamları farklı kriterlerle hadisleri kitaplarına almışlardır. diğerlerine ise 'bunlar çöptür, güvenilmezdir' dememişlerdir. hadis kitapları da meşhur 6 kitaptan ibaret değildir. hadis ilmi kriterleri de yine kur’an ve sünnetten gelmektedir. islami ilimlerin temelinde kur’an ve hadis vardır.  

---------------------------------------------------------------------

SORU 

 8- Korunmuş olan Allah'ın sözleri yani ayetleri, korunmamış kul sözleri , yani hadislere, yani sünnete , yani mezhep imamlarının görüşlerine muhtaç mıdır? 9- ALLAH , KUR'AN'I KERİMİNDE Bu kitap ; AÇIKTIR , DETAYLIDIR ve TAMAMLANMIŞTIR derken ...Siz HADİSÇİLER, SÜNNETÇİLER ve MEZHEPÇİLER ; ALLAH RESULENE ait olduğunu iddia ettiğiniz sözler ve sünnetlerle ...yine mezhep imamlarının koymuş olduğu hükümlerle , BU DİNİ EKSİK BULUPTA , EKLEMELER YAPMIŞ OLMUYORMUSUNUZ?  

CEVAB 

Kur’an, Allah’ın kelamıdır ve bu kitap son peygambere gelmiştir. Demek oluyor ki kur’an-ı kerimi en güzel/doğru şekilde peygamber anlamıştır. Yani Allah Tealanın herhangi bir ayette söylemek istediği şey neydi? İşte bu hususu en iyi ancak peygamber bilir. Peygamber, Allahın ayetiyle anlatmak istediği şeyi en iyi bilen biriyse 'ANLAMA' işini peygamber yapmıştır demeliyiz. Bu meselede mealcilerle ittifak halindeyiz. Herhalde buna da itiraz edip, kur’anı bizde peygamber kadar iyi anlarız diyemezler. Zira böyle söylemekle kendilerine vahiy geldiğini söylemiş olurlar, netice itibarıyla topuklarına sıkarlar.  

Kur’anı en iyi anlayan peygamber, ümmetine bunu anlatmadıysa, (öyle ya mealciler böyle diyor) mesela; namazın kaç vakit olduğunu söylemediyse, bu halde akıllara şu soru gelmektedir; peygamberin görevi nedir? ‘niye gönderildi?’. Bu soruları mealcilere soruyoruz. Peygamber kur’anı en iyi anladı ve namazın kaç vakit olduğunu da açıkladı” derseniz de, bu sefer ‘bu bilgi nerede yazıyor?’ diye sorarız. 

‘hiçbir kur’ancı ben kur’anı peygamber kadar anlarım’ diye iddia edemez. Kur’anı anlamanın ilk şartı da kur’anı gönderenin muradının/amacının yerine gelmesiyle olur. Allah Tealanın hangi ayeti ne amaçla gönderdiğini yahut hangi ayetin nasıl anlaşılması gerektiğini peygambere bildirmiştir. Kaldı ki kitap peygambere gelmiştir, peygamberde bunu bilmese başka kim bilecek? Bütün bunlarla beraber hadisleri inkar edenleri düşündüğümüzde akıllarımıza şu soru geliyor, ‘peygamber niye namazın 5 vakit mi? 3 vakit mi? 2 vakit mi? Olduğunu söylemedi? Niye mealcileri böyle zor durumda bıraktı? bu soruyu Allah'a yöenelikte sorabiliriz. 'Allah neden namazın vaktini net olarak ortaya koymadı da mealci geçinenler 2-3-5 diye ayrılığa düştü? bakınız: 

1-Yaşar nuri: öğle, ikindi, yatsı namazı farzları 2 rekattir. 

2-Edip yüksel: yıllar sonra baktım, 3 vakit namaz var. Birde orta namazı var. 

3-ihsan eliaçık: 5 vakit diye bir şey yok. kur’anda vakit belirtmez. 2-7 arasında değişiyor. 

4-Hakkı yılmaz: namazın vakti rekatı olmaz. 

5-caner taslaman: Namaz farzdır diyor. (Fakat vakit, rekat bildirmiyor.) 

6-Bayraktar bayraklı: namaz 5 vakittir, kur’anda var. 

7-sonia cihangir: namaz 2 vakittir.  

8-Kur’ancı Aleviler: Kur’anda namaz yoktur. 

Mealcilere göre Peygamber (haşa) kur’anı anlatmadı/tefsir etmedi. Ümmetini boşluk içinde ihtilaf içinde bıraktı, (bu ihtilafı yukarıda görüyorsunuz), yani görevini yapmadı. Biz ise tam aksini söylüyoruz. Peygamber kur’anı en iyi anlayandır ve açıklayandır, tefsir edendir. Ayetleri tefsir etmiştir, hangi ayetten neyi nasıl anlamamız gerektiğine dair bilgileri bize vermiştir. Yani ümmetini mealcilerin söylediği/söylemek istediği gibi terk etmemiştir. 

Mealcilerin mezheplere itirazı genelde ‘birisinin haram dediğine diğeri helal diyor, birisi farz, diğeri farz değildir diyor’ şeklindedir. Bu mealciler ne yazık ki kendilerine bakmıyorlar. Bizim 4 mezhebimiz, dinde sabit olan meseleler hakkında -mesela namazın vakitleri gibi- ihtilaf etmemişlerdir. 4 mezhebe göre namaz 5 vakittir. Öte yandan dinde net ve kesin bildirilmeyen noktalarda ihtilaf KAÇINILMAZDIR. Allah Teala mezheplerin oluşacağını bilmiyor muydu? Bilmiyordu diyen kafirdir. Demek ki Allah teala bir takım meseleleri net olarak bildirmediyse ve dahi bu meselelerde (mealci, kur’ancı, ocu bucu hiç fark etmez) ihtilaftan kaçmak mümkün değilse, demek ki Allah Teala mezheplerin olmasını istemiştir. Mezheplerin olmasını istemeseydi, her şeyi açık ve net olarak bildirirdi. Demek ki mealcilerin mezhep niye var diye itiraz etmesi abestir. İnatla ‘mezhepler niye var diyene ‘o zaman Allah Teala her hükmünü açık açık bildirseydi, niye bildirmedi' deriz.  

kur’an apaçıktır, herşey yazar diyen meaciler al-i imran suresi 7. ayetinde ‘bir kısım âyetleri muhkemdir….diğerleri ise müteşâbihtir. Kalplerinde sapma meyli bulunanlar, fitne çıkarmak ve onu (kişisel arzularına göre) te’vil etmek için ondaki müteşâbihlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun te’vilini ancak Allah bilir; bir de ilimde yüksek pâyeye erişenler’ buyruluyor.  

her şey apaçıkçıksa muhkem ve müteşabih nedir? neden müteşabih ayetleri Allah ve ilimde yüksek payeye erişenler bile biliyor da her mealci bilemiyor. öte yandan kur’da herşey apaçıktır diyen mealciler, iddialarını ispatlamak için bu sorulara da cevap vermek zorundadırlar; 

1-) kur’ana göre süt kardeşle evlenmek haramdır. peki süt kardeş nasıl olunur?  

-biberonla süt verilse süt kardeş olunur mu? 

-bir sefer emse süt kardeş olunur mu? 

-yahut kaç sefer emince süt kardeş olunuyor? 

-kaç yaşına kadar çocuk süt içse süt kardeş olunur? 

-süt başka sıvıyla karıştırılsa çocuğa verilse süt kardeş olunur mu?  

-10 yaşında birisi emse süt kardeş olunur mu? 

-bir çocuk iki ayrı anneden emse, her ikisinin çocuklarıyla süt kardeş olur mu? 

2-)Zina eden kadın ve erkeğe nur suresi 2. Ayetine göre 100 sopa vurun deniyor. Bu ceza nasıl ve hangi sopayla tatbik edilecek? 

bu gibi sorular çoğaltılabilir. mealciler bu sorulara kur’andan cevap bulamayıp akıllarıyla cevap vermekle, Allahın kitabına eklemeler yapmış olmazlar mı?  

---------------------------------------------------------------------

SORU 

10- Kur'an-ı Kerim'de , din konusunda HÜKÜM sahibinin yalnızca ve yalnızca Allah olduğunu söylemesine , Yani İslam dininde haram ve helal koyma yetkisi Allah'ın tekelinde olmasına rağmen ; Peygamberin, Daha doğrusu hadis alimlerinin, mezhep imamlarının ve efendi hz' nin haram ve helal koyma yetkisi var mıdır?  

CEVAB 

-Peygamberin helal ve haram koyma yetkisi vardır. bu yetkiyi de Allah vermiştir. Tevbe suresi 29. Ayete gelince, mealen ‘Allah'ın VE Peygamberinin haram ettiğini haram tanımayan ve hak dinini din edinmeyenlere küçülmüş oldukları halde kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın!’ buyruluyor. Burada, Allah’ın ve peygamberinin haramını tanımayanlardan bahsediyor, mealciler burada da Allah’ın haram ettiği kur’anda yazıyor, Peygamberin de haram etmesinin manası kur’andakilerdir’ demektedirler. Mealciler bütün bunları söylemekle ismi geçen ayetlerdeki ‘ve edatının’ işlevi hakkında tek kelime etmezler, ayrıca böyle söylemekle dili kendilerine uydurmuş yani dile düşmanlık etmiş oluyorlar.  

Tevbe suresi 29. ayetteki vav edatı niye kullanılmıştır? 

Allah Teala ayeti kerimede mealen ‘Allah VE Rasulünün haram kıldığını haram kılmayanlarla savaşın’ buyuruyor. Ayetteki vav edatı, vavul atf’dır. Atıf vav’ı Allah ve rasulünün farklı olduğunu gösterir.  Vavul atf, türkçede de kullandığımız ve manasına gelir. ‘Ali ve Ahmed geldi’. Burada Ali ve Ahmed iki farklı şahıstır. Ayete göre de, Allah’ın haram kıldığı farklıdır, Rasülün haram kıldığı farklıdır. Bu ikisi aynıdır diyenler en başta ‘Allah Tealaya fazla kelime kullanmış’ demek istiyorlar. Bu ikisi aynı olsaydı ayet ‘Allah’ın haram kıldığını...’ şeklinde olurdu. Allah niye oraya Rasulü fazla olarak eklemiş olsun?  Bu ayette atıf harfi kullanılmasaydı, ayet ‘Allah haram kıldığını, resul haram kıldığını...’ şeklinde olurdu. Atıf edatı olduğu için, haram kılma fiili iki kere kullanılmamıştır. Zira Vav edatı iki öğeyi (yani Allah ve Resulü gibi) fiilde ortak kılar. Vav edatının, ögeleri tek bir hükümde topladığı ve cümleleri birbirine bağladığı konusunda ittifak vardır. 

Dilin yapısına aykırı konuşmayacak derecede şuura sahip mealcilere bu noktada soruyoruz, ‘Allah’ın haram kıldığı kur’anda yazmaktadır. Peki Rasulün haram kıldığı nerede yazıyor?’ 

mezhep imamlarının ictihadlarına karışan mealcilerin hiç mi ictihadı yoktur? müctehidlerin dinde sabit olan hususlar hakkında ictihad etmediklerini söylemiştik. dinde sabit olmayan meselelerde ise ihtilaf kaçınılmazdır. üstelik ihtilafın tek sebebi hadislerde değildir. kur’an üzerine yapılan bir ihtilafı görmek için okuyunuz 

 ‘https://musahabat.blogspot.com/2022/04/mealistler-ilim-ve-bilim-dusmanidirlar.html 

---------------------------------------------------------------------

SORU 

11- İslam tek bir dindir. Yani Allah'ın kur'an-ı Kerim'de buyurduğu gibi "Hep beraber Allah'ın ipine yani Kur'an'a sarılın derken" ... Siz, bu halinizle hadislerle, sünnetlerle ve mezheplerle , adeta 1000 parçaya bölünerek , türlü türlü İslamlar ortaya çıkartmış olmuyor musunuz?  

CEVAB 

ehlisünnet bir fırka yahut mezheb değildir islamın kendisidir. Bundan 100-150 asır evveline kadar da bir insana dini sorulsa, Müslüman diye cevap verdiğinde, bu şahsın ehlisünnet olduğu anlaşılırdı. Ehlîsünnet vurgusunun bu asırda bu kadar yoğun yapılması, bid'at fırkaların çoğalması sebebiyledir. 

peygamber sahabesine, sahabede talebelerine bu kur'anı ve inanç esaslarını nakletmiştir. Sahabe ise kendinden sonraki nesle bunu aktarmıştır. İmam azam da tabiindendir. Eserleri günümüzde mevcuttur. Bize peygamber ve sahabenin bu dine nasıl inandığı yazılı olarak nakledilmiştir. Bu prensiplerin bütününe islam denir. Yani ehlisünnet inancı/itikadı denir. 

amelde 4 tane mezhep vardır, bunların müntesipleri birbirlerine sövmezler, ayrı olarakta görmezler, bunlar bir elin parmakları gibidir. hepsinde inanç esasları birdir. müctehid imamların hiç birisi de dinde sabit olan hususlar hakkında ihtilaf etmemiştir. Allahın dinde sabit kılmadığı meselelerde ise ihtilaf kaçınılmazdır. üstelik ihtilaf sadece hadislerden sebeple de değildir. kur'an üzerine ihtilaf imamların niye ihtilaf ettiğine dair bir misali bu yazıdan okuyabilirsiniz :  

https://musahabat.blogspot.com/2022/04/mealistler-ilim-ve-bilim-dusmanidirlar.html 

mealciler sünneti inkar etmekle, ümmeti bölmektedir. sünnet yoksa ümmet yok demektir. kafirlerin ve müsteşriklerin sünnet üzerine bu denli uğraş vermeleri de bu sebepledir. tarihte ümmet ehlisünnet itikadını ne zaman muhafaza etmişse, Allahın desteğini görmüştür. bu tarihte net bir şekilde görülebilir.  

---------------------------------------------------------------------

SORU 

12- Allahu Teala kur'an-ı Kerim'in de sünnetullahtan bahseder. Peki kur'an-ı Kerim'de bir tek ayette sünneti Resul var mıdır?  

CEVAB 

Kur'anı kerimde bu vardır, neden bu yoktur' gibi problemler ortaya atan mealistlere 'Kur'anda, ‘tek kaynak kur'andır' şeklinde bir ayet var mıdır diye sorarız. kur’anı kerimde zekattan bahseder ama bir ölçüden bahsetmez. bunu ne yapacağız? 

Mealciler, ehlisünnet itikadı prensiplerine muhalif olarak gördükleri "apaçık ayetleri inci gibi alt alta diziyolar". Bu zavallılara, "Kur'an dinde tek kaynaktır" mealinde bir ayet var mı? diye sorduğumuz da ise apaçık ayetler yerine, bir takım ayetler gönderip, "biz bu ayetlerden böyle anlıyoruz, sen ne anlarsan anla" diyorlar.  görülüyor ki bu zavallı mealistlerin 'İddiaları büyük, delilleri küçüktür'.  

kur'anı kerimde peygamberin sünneti tabiri geçmezse ne olmuş? bu sünnetin olmadığı manasına mı gelir? haccı yapın diyor. haccın nasıl yapıldığı ise yazmıyor. hac yoktur mu diyelim? demek ki sünneti resul ifadesi  geçmiyorsa bu resulün sünnetinin olmadığını göstermez. 

---------------------------------------------------------------------

SORU 

13- Peygamberimiz KUR'AN'I KERİM'İ vahip katiplerine yazdırmıştır . Yani Peygamberimizin vahip katipleri olduğunu biliyoruz. Peki HADİS KATİPLERİ varmiydi? Sizin hadisleriniz demiyormu ; " Kıyamete kadar olacak her şey bana bildirildi !" ...Yine bir çok Hadiste peygamberimizin gayb yani gelecekle ilgili haber verdiğinden bahsedilir. Mesela "Kıyamet alametleri" gibi. Madem peygamberimiz gaybi yani geleceği biliyordu , neden kendisinden sonra müslümanlar arasında çok büyük bir problem olacak Hadisleri yazdırıpta, bu işi kökünden halletmedi? Haşa ,her konuda geleceği gören peygamber, hadisler konusunda neden geleceği görmedi...göremedi ?  

CEVAB 

Buharide geçen bir hadisi inkar edip, üstüne birde peygamber kur'an-ı kerimi vahiy katiplerine yazdırdı diyen mealist usul, mantık, akıl düşmanıdır. mealistler 'peygamberin vahiy katiblerinin olduklarını nerden biliyorlar? bu soruya cevap veremezler. üstüne birde 'hadis katipleri' var mıydı diye soruyor. halbuki vahiy katibinin varlığından bahseden kaynaklarda, hadis katiplerinin varlığından da bahsediyor. Şimdi bu usul, mantık, akıl düşmanı mealiste soruyoruz  'vahiy katipleri vardı rivayetini, hangi ilmi kritere göre kabul ediyorsun, hadis katibi vardı rivayetini hangi ilmi kritere göre reddediyorsun?'.  

hadislerde peygamberden nakledilen gaybi haberler vardır. biz ehlisünnet müslümanlar peygamberin mutlak manada gaybi bildiğine inanmıyoruz. Bunun ancak Allah'ın bildirmesiyle olacağına inanıyoruz. buhari ve müslimde huzeyfe (r.a)’dan ‘Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- aramızda iken doğrulup, o günden kıyamete kadar olacak her şeyden bahsetti, kıyamete kadar olacak şeylerden söylemedik bir şey bırakmadı’. rivayeti vardır. burada Allah’ın peygambere bildirdiği kadarıyla, peygamberinde sahabesine anlattığı söylenir.  öte yandan hadisler peygamber devrinde yazılmıştır. geçmiş devirde yazdığımız yazının bir kısmında bu hususu izah ettik; 

El a’zami, 52 sahabenin hadis yazdığını, hicri birinci asırdan sonra yazanların sayısının 86, hicri ikinci asırdan sonra yazanların sayısının ise 256 kişi olduğunu tespit etmiştir. Hamidullah muhtasar hadis tarihi isimli eserinde peygamberin sağlığında hadis derleyen yani ‘sahifeleri’ olan 19 sahabi’den bahsetmektedir. Bir diğer araştırmaya göre 670 ile 750 yılları arasında 400 kadar muhaddisin hadis yazdığı belgeleriyle birlikte tespit edilmiştir.  En son vefat eden sahabi ebu tufeyl’de 718’de vefat etmiştir. Ebû Hüreyre ile Semüre b. Cündeb’in sahifeleri günümüze kadar el yazması nüsha halinde ulaşmıştır. Günümüze el yazması nüsha halinde ulaşmayan sahifeler ise hadis kaynaklarında yer almaktadır. Kütübi sitte hicri 3. asırda yazılıp kendinden daha önce yazılan hadis kitaplarını da içinde barındırınca, önce yazılanlara ehemmiyet verilmemiştir. Sahabi devrinde yazılan hadis sahiflerinin hepsi orjinal bir şekilde günümüze ulaşamamışsa da bunlar zamanla bulanabilir. mesela Son yıllarda Avusturya milli kütüphanesinde papirüs üzerine yazılı bu devirden kalma hadis bulunmuştur. (Kaynak:Petra M. Sijpesteijn,“A Ḥadīth Fragment on Papyrus”, Der Islam, 2015; 92(2): 323). Kur’an peygamber devrinde yazıldı diyen mealistler bu tarihi bilgileri kabul etmek zorundadırlar. aksi halde kur’an peygamber devrinde yazıldığını iddia edemezler.  

Sahabeden günümüze gelen orijinal hadis yazmalarının az olduğunu yahut olmadığını söyleyenler ‘kur’an-ı kerimin asıl nüshası nerede?’ sorusunun muhatabı olurlar. Hadis sahifelerinin hepsi elimizde değil, bunlara güvenemeyiz, yahut elimizdekilere güveniriz diyenlere aynı mantıkla ‘kur’anın asıl tam nüshası da yok, buna niye güveniyoruz’ diye itiraz ederiz. 

---------------------------------------------------------------------

SORU  

14- Bize KUR'AN'I KERİM'İ Türkçe okuyoruz diye MEALİSTLER diyorsunuz. Peki Hadisler hangi dilde yazılmış? Yani hadisler Türkçe yazılmışta bizimmi haberimiz yok? Siz hadisleri şurada , burada insanlara anlatırken , onları Türkçeye çevirip MEAL etmiyormusunuz? " ALLAH RESULU BUYURDULAR Kİ " demek MEALCİLİK olmuyormu ? İşin özeti ; BİZE KURAN MEALİST diyen sizlerde HADİS MEALİSTİ değilmisiniz?  

CEVAB 

ehlİsünnet Müslümanlar olarak hadisin dili farketmeksizin, hadisten hüküm çıkarmıyoruz. dolayısıyla hadis mealisti olmuyoruz. siz ise kur'andan hüküm çıkarmakla mealist oluyorsunuz. biz ehlisünnet müslümanlar hadisi anlamak için şerhine bakarız. Tefsir ve hadisten dinin anlaşılmayacağına inanırız. gerekli ilimleri elde etmiş uzman kişilere Fakih' deriz ki, biz ehlisünnet müslümanlar bu fakihlere bağlıyızdır. siz ise yüzlerce meale bakıyor, keyfinize uyanı alıyor, keyfinize uymayanı atıyorsunuz. buna da din diyorsunuz. bu din değil olsa olsa zihin mezhebiniz olur.  

---------------------------------------------------------------------

SORU 

15 - Yine sizin kaynaklarınız ; BUHARİ Sahihi'ni yazarken 700 Bin hadisi incelemiş ve bunların içinden yaklaşık 5 Bin tanesini kitabına almıştır. Bu durumda BUHARİ , yine yaklaşık 695 tane HADİSİ İNKAR ETMİŞ OLMUYORMU? Yine BUHARİ'nin almayipta atmış olduğu o hadisler içinde , ya sahih hadisler varsa ? Yine BUHARİ'nin almış olduğu hadisler içinde UYDURMA hadisler varsa ? Ya BUHARİ'nin hadis alma kriterleri yanlışsa? Evet HADİSÇİLİK SÜNNETÇİLİK , MEZHEPÇİLİK VE EFENDİ HZ . DİNİNE TABİ OLANLAR... Sorduğum soruların hepsine tek tek cevap bekliyorum ! 

CEVAB 

İmam buhari 600.000 hadis içinden tekrarlarla beraber 7.397 hadis seçmiştir. İmam'ın geriye kalanlara uydurma dediğine iddia edenler 'eğer ispatlamazlarsa en adi namusuzdurlar'.  

imam buhari sahih'ini, 600.000 hadis arasından seçerek 16 senede oluşturmuştur. imam buhari "ben 16 sene de 600.000 hadis topladım ve ravileriyle de görüştüm". dememiştir. bu yalancı mealistler zaman zaman bunu da söylemektedirler. 

imam buharinin 600.000 hadis arasından 7397 tanesini seçmesi diğerlerini inkar ettiğini göstermez. Bir mealist 'ben ahkam ayetleri hakkında kitap yazacağım' dese ve ortaya koyduğu bu kritere göre 'kitabına 600 ayet alsa'. bu mealci hakkında diğer ayetleri inkar etti diyebilir miyiz? diyemeyiz. demek ki imam buhari kendi kriterlerine uyan hadisleri almış, diğerlerini çöpe atmamış, inkar etmemiştir. 

'imam buharinin sahihinde uydurma varsa? kriterleri yanlışsa?' diye soran mealciler aynı ihtimali kendileri için hiç düşünmezler. kur'an bize nakil yoluyla geldi. kimsenin kapısına gökten özel paket içinde inmedi. Bu demektir ki kur'anda rivayettir, hadiste rivayettir. bu kur'anı bize getirenler, bu hadisleri de bize getirmişlerdir. öyleyse bu noktada biz ehlisünnet müslümanlara 'sahihi buhari kriteri ya yanlışsa, ya sahihleri almadıysa, ya uydurma aldıysa gibi' sorular yönelten zavallı mealistlere aynı soruları kur'ana dönük olarak sormalıyız. 'siz mealistlerin sabah akşam sövdüğü hadisçiler bu kur'anı size  ya yanlış getirdiyse, ya fazla ayet varsa, ya ayetlerin yerleri karıştırılmışsa?' mealcilerin bizlere kur'anın korunmuşluğu hususunda verdikleri cevapların bir mislini, benzerini bizde hadisler için vereceğiz. zira hadisler üzerine şüphe düşürmek kur'an üzerine şüphe düşürmektir. Allahsız mealistler, muhaddislerin Allaha ve peygambere iftira attığını söylüyorlar, bu muhaddislerin gözleri bu kadar dönmüşse, 'Kur'anı kerimi tahrif etmekten mi çekinecekler?'  


 

 

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar