HADİS DÜŞMANLARI I

 أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطاَنِ الرَّجِيمِ  بِسْــــــمِ ﷲِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

 اَلْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ العَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ ﺁلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينْ


Bu yazı serimizde hadisleri inkar edenleri ele alacağız. Burada ancak hadisler hakkında önemli gördüğüm noktalara değineceğim.

Biz müslümanlar olarak, Kur’an ve sünnetin vahiy olduğunu ve her ikisinin de rivayet olduğunu kabul ederiz. Yani bu ikisi de bize nakledilmiştir. Hadisleri inkar edenler de bunu kabul etmek zorundadırlar, zira kur’an-ı kerim kimsenin kapısının önüne özel paket içinde gökten gelmemiştir. ‘hadisler uydurulmuştur ve dinde kaynak olamaz’ diyenler. Sahabe hakkında ‘ peygambere iftira atmışlar, peygamber adına bir sürü yalan uydurdurmuşlar’ gibi ithamlarda bulunmuş oluyorlar...Niye böyle diyoruz?

İlk devirlerde yani sahabe zamanında ayet ve hadis yazılmış deri yahut kağıt parçasına ‘sahife’ denir. Sahabe devrinde hadis yazma faaliyetine ise ‘kitabetul hadis’ denir. Bu sahifelerden en meşhuru Abdullah b. Amr b. Âs’ın es sahifetüs sadıka’sıdır, 1000 civarında hadis ihtiva etmektedir. Kur’an-ı kerimi ve hadisleri bize nakledenlerin sahabe olduğu açık ve net ortadadır. Sahabiler yalancıysa ve peygambere iftira atmışsa, yalancı bir gruptan gelen kur’an-ı kerime nasıl güvenebiliriz? Şimdi hadis inkarcıları diyecekler ki ‘kur’an-ı kerimde, ‘onu biz indirdik, onu koruyan da biziz’ ayeti var, demek ki kur’an korunmuştur’. Hadis düşmanlarına bu noktada diyoruz ki ‘evet böyle bir ayet vardır, Allah Teala kur’an-ı koruyacağını söylemiştir, peki nasıl korumuş?’

Allah Teala kur’an-ı nasıl korumuş?

‘Kur’an-ı kerim korunmuştur’ diyebilmemiz için ‘hem lafzen hem de manen’ korunmuş olması gerekir. Lafız itibariyle olan koruma noktasında hadis düşmanları ile anlaşsak bile, bu sefer de ortaya, kur’anın mana itibariyle korunup, korunmadığı? meselesi ortaya çıkmaktadır. Hiçbir hadis inkarcısı 'kur’an mana itibariyle de korunmuştur' diyemez. Zira Hadisler kur’an-ı kerimin tefsiridir. Bu hadisler peygamber devrinden günümüze kadar ulaşmıştır. Hadislerden doğan tefsir ilmi ve kitaplar ortadadır. Bütün bunlar ortadayken, ‘yani 14 asırdır kur’an ehlisünnet ulema tarafından tefsir ediliyorken, mana veriliyorken’, hadis düşmanı kalkıpta ‘kur’anın manası korunmuştur' diyemez. Kaldı ki her hadis düşmanı zaten kur’anın manasının tahrif edilmiş olmasından sebeple söylenir. Bütün bunlar hadis inkarcılarının şu sözleri söylemesini gerektirir; ‘kur’an-ı kerim korunmamıştır’. Eğer hadis inkarcıları, kur’an-ı kerim ‘lafzıyla ve manasıyla korunmuştur’ derlerse de otomatik olarak hadislerde korunmuştur demiş olurlar. Çünkü hadisler kur’anın manasını açıklamaktadır. Hadisler korunmamış, uydurulmuştur derlerse de bu sefer de ‘kur’anı kerimdeki biz indirdik biz koruyacağız’ ayetini inkar etmeleri gerekir yahut bu korumanın nasıl olduğunu açıklamaları gerekir. Tabi bu ayeti açıklarken de tefsir edeceklerdir. Bu noktada yeni bir sorun daha ortaya çıkmaktadır. peygamberin tefsir etmediği ayeti sen niye tefsir ediyorsun? Ve ayeti neye göre tefsir ediyorsun?’ (bu bahsi şimdilik kapatıyoruz)

kitabetul hadis

El a’zami, 52 sahabenin hadis yazdığını, hicri birinci asırdan sonra yazanların sayısının 86, hicri ikinci asırdan sonra yazanların sayısının ise 256 kişi olduğunu tespit etmiştir. Hamidullah muhtasar hadis tarihi isimli eserinde peygamberin sağlığında hadis derleyen yani ‘sahifeleri’ olan 19 sahabi’den bahsetmektedir. Bir diğer araştırmaya göre 670 ile 750 yılları arasında 400 kadar muhaddisin hadis yazdığı belgeleriyle birlikte tespit edilmiştir.  En son vefat eden sahabi ebu tufeyl’de 718’de vefat etmiştir. Prof. Orhan Çeker Hoca ‘sahabe tarafından yazılmış 54 hadis mecmuasından bahsetmektedir. Ebû Hüreyre ile Semüre b. Cündeb’in sahifeleri günümüze kadar el yazması nüsha halinde ulaşmıştır. Günümüze el yazması nüsha halinde ulaşmayan sahifeler ise hadis kaynaklarında yer almaktadır. Kütübi sitte hicri 3. asırda yazılıp kendinden daha önce yazılan hadis kitaplarını da içinde barındırınca, önce yazılanlara ehemmiyet verilmemiştir. Sahabi devrinde yazılan hadis sahiflerinin hepsi orijinal bir şekilde günümüze ulaşamamışsa da bunlar zamanla bulanabilir. Son yıllarda Avusturya milli kütüphanesinde papürüs üzerine yazılı bu devirden kalma hadis bulunmuştur. Sahabe devrinde hadis yazanların, hadisleri yazılı birer malzeme olarak bırakmak niyetinde olduklarını da söylemeyeyiz. İmam malik ‘hadisleri yazanlar ezberlemek için yazarlardı’ sözü buna delil olabilir.

Sahabeden günümüze gelen orijinal hadis yazmalarının az olduğunu yahut olmadığını söyleyenler ‘kur’an-ı kerimin asıl nüshası nerede?’ sorusunun muhatabı olurlar. Hadis sahifelerinin hepsi elimizde değil, bunlara güvenemeyiz, yahut elimizdekilere güveniriz diyenlere aynı mantıkla ‘kur’anın asıl nüshası yok, buna niye güveniyoruz’ diye itiraz ederiz.

Bizim kaynaklarımızda güya bizim aleyhimize rivayet nakledenler bunları niye görmezler? Bunlar ya sahterkardır ya cahildir. Bizim kaynaklara bakıp ‘hadis yazımının yasaklandığına dair rivayetlerle, serbest bırakıldığına dair rivayetleri’ önümüze koyup, bunu çelişki olarak gösterenlere ancak şifa dilenir. Bizim alimler 1000 sene önce kitaplarında bu rivayetleri izah etmişlerdir (İbn Kuteybe Te’vîlu Muhtelefi’l-Hadîs, er-Râmhürmüzî’nin el-Muhaddisu’l-Fâsıl Beyne’r-Râvî ve’l-Vâ’î, el-Hatîb el-Bağdâdî’nin Takyîdü’l-İlm ve İbn Abdilber’in Câmi’u Beyâni’l-İlmi ve Fazlihi)

Hadisler üzerine şüphe düşürmek isteyen müsteşrikler (William Muir, Alfred Guillaume) hadisler peygamberden çok sonra yazılmıştır iddiasını ortaya atmışlardır. Bizim yerli müsteşrikler de ağababalarının bir asır önce uydurduklarını şimdi yeni keşfetmiş gibi nakletmektedirler. Hiç ihtilafsız belgelerle sabittir ki hadis yazımı peygamber devrinde başlamıştır.

Bütün bunlardan sonra hadis inkarcılarına şunları soruyoruz ‘Kur’an-ı kerimi yazan ve bize nakleden sahabelere güveniyorsak, hadisleri yazan ve bize nakleden sahabelere niye güvenmiyoruz?

Sahabe peygambere iftira atar mı? Sahabe peygambere iftira atmış olsa 21. asra gelinceye kadar ümmeti muhammed bu iftiraya göz mü yummuştur? Bu iftiraya 14 asırdır göz yumanlara ne denir?



Devamı gelecektir....

Yorumlar

Popüler Yayınlar