MEALİSTLER İLİM VE BİLİM DÜŞMANIDIRLAR II
MEALİSTLER DİL DÜŞMANIDIR II
Bir önceki yazımızda mealcilerin
dil düşmanı ve cahili olduklarını, kur’an-ı kerimi dil bakımından incelemediklerini,
böyle bir teşebbüste dahi bulunmadıklarını anlatmıştık. Okumadıysanız buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. Bu yazımızda da Arap dili üzerinden mealcilerin: ‘tek
kaynak vardır, hükümlerde tek olur, mezhepler ihtilaf etmişse batıldır’ iddialarına
cevap vereceğiz.
Özet olarak bu yazımızda cahil ve
dil düşmanı mealistlere ‘mezheplerin sadece hadisler sebebiyle ihtilaf
etmediğini, hiç hadis olmasaydı da ihtilafın yine de olacağını’ dil üzerinden
anlatmaya çalışacağız. Ve netice itibariyle ‘mezhepleri inkar edenin
kendi mezhebine, diğer bir deyişle heva ve hevesine tabi’ olduğunu
göreceğiz.
Yazımızın temelini teşkil edecek
harf-i cerler hakkında kısa bilgi verelim. Arapçada kelime 3 çeşittir, isim,
fiil ve harf. Harf, ‘tek başına mana ifade etmeyen, cümle içinde mana ifade
eden kelimelere’ denir. Mesela ‘min’
bir harf-i cerdir, Türkçe de ‘-den, -dan’ manasına gelir. Tek başına mana ifade
etmez, cümle içinde kullanılsa anlamlı olur. min harf-i cerrinin ve diğer harfi
cerlerin tek manaları da yoktur. mesela sadece min harf-i cerinin ‘ibtida,
tebyin, teb’iz, talil, zait, zarfiyet, bedel, tekid, kasem, ilsak, isti’la, mücaveze
anlamları vardır.
bu harfi cerler cümlenin anlamına ve yapısına tesir eder. Demek oluyor
ki ‘asla göz ardı’ edilemezler. Genel kabule göre harfi cerler 20
kadardır. Bu ön bilgiden sonra asıl
meselemize gelebiliriz.
Maide suresinde 6. Ayetde:
يَٓا
اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اِذَا قُمْتُمْ اِلَى الصَّلٰوةِ فَاغْسِلُوا
وُجُوهَكُمْ وَاَيْدِيَكُمْ اِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُؤُ۫سِكُمْ
وَاَرْجُلَكُمْ
“Ey iman edenler. Namaza kalkacağınız
zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her
iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın” buyruluyor.
Ayet görüldüğü üzere abdestin farzları
hakkındadır. Ayetteki başlarınızı mesh edin
وَامْسَحُوا
بِرُؤُ۫سِكُمْ cümlesinde, dikkat ederseniz ‘b’
harfi vardır. (Bİruusikum). Fakihler
‘b’ harfinin ifade ettiği manaya göre meshin mikdarı konusunda ihtilaf etmişlerdir.
Bu noktada mealcilere soruyoruz: ‘’Bu ‘b’ harfi neyi ifade ediyor?’’ ayette
açıkça ‘başlarınızı mesh edin’ diyor, bunda problem yok. peki başımızın
ne kadar kısmını mesh etmemiz farzdır? Tamamını mı, bir kısmını mı? Allah
ayette bize ‘tamamını mı diyor, yoksa bir kısmını mı diyor? mealcilere
bu soruyu soruyoruz.
Eğer ‘b’ harfi, teb’iz(kısmilik) ifade eder diye kabul ederseniz.
Anlam ‘başın bir bölümünün mesh edilmesine delalet eder’. Yok eğer bu
harf zait anlamında kullanıldı derseniz de bu sefer de anlam ‘başın tamamını
mesh edilmesine delalet eder’.
Ebu Hanife ve imam şafii’ye göre, ‘b’ harfi teb’iz ifade etmektedir. Bu durumda,
mealciler Ebu Hanife ve imam şafii’ye karşı: ‘hayır bunlar yanlış anlamışlar,
Allah ayetinde başın tamamını mesh edin demiştir, bunlar Allah’a iftira atmıştır’
şeklinde itiraz edebilir mi? Peki, imam malik’e itiraz edebilirler mi? İmam
malikde ayetteki ‘b’ harfinin zait olduğunu söylemiştir. Bu durumda mealciler imam
malik’e karşı ‘imam malik hata yapmış, Allah ayetinde başın bir kısmını mesh
edin diyor, bu adam iftiracıdır’ şeklinde itiraz edebilir mi?
Bir diğer soruda ehlisünnet müslümanlara gelsin, ‘‘siz herhangi bir
mealcinin ağzından bu ayetteki yahut herhangi bir ayetteki ‘harf-i cerler’
hakkında açıklama yaptığını gördünüz mü?’’
Mealciler mezhepleri tenkid ederler
çünkü ‘Allah’ın kitabı tektir, öyleyse hükümde tektir’ diyorlar. Öyleyse
soruyoruz: Bir mealist namaz için abdest aldığında, başının bir kısmını mı mesh
edecek? yoksa hepsini mi mesh edecek?. Bir diğer soru: Allah niye bu
meseleyi açıklığa kavuşturmadı? Yahut: ‘Allah ilgili ayetteki ‘b’
harfini niye kullandı?, teb’iz için mi, zait için mi?’, Farz olan şey başın
bir bölümünün mü meshedilmesidir, tamamının mı meshedilmesidir?. Melacilerin
cevaplarını bekliyoruz.
Mealciler, Teb’iz için kullandı
derseler, biz de onlara bunu nereden çıkardınız diye sorarız? Böyle sormakta
hakkımızdır ‘çünkü bu Arapçadır, bir dildir. Haliyle, ‘niye ‘teb’iz
ifade ettiğini kabul ediyorsunuz’ diye sorarız. Tam tersi olarak mealciler
bu ayetteki ‘b’ harfi zait içindir deseler, yine aynı soruları yönlendiririz. Öte
yandan bu ayetteki ‘b’ harfinin teb’iz mi, zait mi olduğuna yönelik tercihi hangi
mealci yapacaktır? Her mealci kendisi karar verecektir denirse de, bu söylem
aynı zaman da ‘her mealcinin kendi mezhebi vardır’ demek olur. Bununla beraber
mealistlerin bizim ameli mezheplerimize (Hanefi, şafii…) saldırmasının ve dinde
tek kaynak, tek hüküm vardır demelerinin bir manası kalmaz. Zira, ‘teb’iz de
olur zait’te olur, kafanıza göre takılın’ diyorlar. İşte böyle söylemekle ‘tek
kitaptan, iki ayrı hüküm çıkarıyorlar’. Bunun üzerine birde ‘tek kitap
varsa, tek hüküm’ olur diyemezler.
Din ve dil düşmanı mealistler ehlisünnet
mezheplere çatıyorlar, bunu yaparken de ‘kendi mezheplerini görmüyorlar’.
Bu mealistler aynı zaman tıbbi vak’adırlar. Bakınız dinin en temel ibadeti olan
namaz konusunda onlarca mezheplere ayrılmışlardır. İşte bir kısmı:
1-Yaşar nuri: öğle, ikindi, yatsı
namazı farzları 2 rekattir.
2-Edip yüksel: yıllar sonra
baktım, 3 vakit namaz var. Birde orta namazı var.
3-ihsan eliaçık: 5 vakit diye bir
şey yok. kur’anda vakit belirtmez. 2-7 arasında değişiyor.
4-Hakkı yılmaz: namazın vakti
rekatı olmaz.
5-caner taslaman: Namaz farzdır
diyor. (Fakat vakit, rekat bildirmiyor.)
6-Bayraktar bayraklı: namaz 5
vakittir, kur’anda var.
7-sonia cihangir: namaz 2
vakittir.
8-Kur’ancı Aleviler: Kur’anda
namaz yoktur.
9-cemre demirel: %100 eminde
değilim ama %99 eminim kur’an’da 5 vakit namaz çıkmaz. Namazda kur’an okuyun
diye bir emir yok.
En temel ibadet noktasında ‘mezheplere’
ayrılmış mealciler, nasıl oluyorlar da bizim mezheplere çatıyorlar? Mealistlerin
bu durumu bilim adamları tarafından incelenmelidir. Öte yandan ‘en temel ibadet
olan namaz noktasında çatışan mealciler, yukarıdaki ‘b’ harfinin ihtiva ettiği
mana noktasında ittifak mı edeceklerdir? Bu mümkün değildir.
Son söz
Bu yazımızda ‘hadisler hiç olmasaydı,
yine ihtilaf olacaktı, ihtilaftan kaçmak imkansızdır’ sözümüzü ispat ettik. Hadisleri
kabul etmeyen mealcilerin ‘namaz konusunda’ düştükleri ihtilaf dahi başlı
başına bu sözümüzü ispat etmiştir.
(Yukarıdaki ayette mesele ‘b’
harfinden ibaret olmasa da, başka meseleler varsa da ‘konu anlaşıldığı’ için bu
kadarıyla iktifa ediyoruz.)
Yorumlar
Yorum Gönder