Acem palavraları I
BÖLÜM I
Bu yazımızda şii bir kimsenin iddialarını değerlendireceğiz.
Yazının uzun olmaması için iddiaları iki kısma ayırdım. İlk kısım fedek arazisi
meselesi ve hazreti Ali’nin kabrinin nerede olduğu tartışması üzerinedir.
Yazının ikinci kısmında da hazreti osman’a atılan iftiralar
değerlendirilecektir.
FEDEK ARAZİSİ
İddia 1 “Buhari sahihinin 5. cildinde Hayber gazvesi Babı
sayfa 9'da şöyle naklediyor. "Hz Fatıma hz ebubekir'i gazaplı hali ile
terk etti ona Öfkeli kaldı ve ömrünün sonuna kadar onlarla konuşmadı vefat
edince Hz Ali hz Fatıma nın cenaze namazını kıldırdı ve geceleyin defnetti hz
ebubekir'i haberdar etmediler ve onun cenaze namazına katılmasına izin
vermediler."
Sahihi buhari kitabul megazi de hayber gazvesi babında ‘Bunun
üzerine Fâtıma bu hususta Ebû Bekr'e darıldı da, ondan ayrılıp gitti. Vefat
edinceye kadar Fâtıma, Ebû Bekr'le konuşmadı. Fâtıma, Peygamber'den sonra
altı ay yaşadı. Fâtıma vefat edince kocası Alî, onu Ebû Bekr'e bildirmeden
geceleyin üzerine cenaze namazı kılıp defnetti.’ Şeklindeki rivayeti
görmekteyiz. Şiiler güya bizim kaynakları kullanarak bize cevap veriyorlar. Halbuki
işlerine gelen kısımları kesip kesip önümüze koyuyorlar. Meselenin önünü ve
arkasını görmezden geliyorlar….bu her zaman yaptıkları sahtekarlıklardan sadece
bir tanesidir.
Fedek arazisi meselesi
Fedek arazisi, Yahudilerle yapılan barıştan sonra peygambere
tahsis edildi. Hazreti peygamberde bu araziden elde ettiği gelirle ailesine
bakıyor ayrıca hayır işleri yapıyordu. Peygamber vefat edince hazreti fatıma,
halife hazreti ebubekir’e gelip fedek arazisini miras olarak talep etti. Bunun
üzerine hazreti Ebubekir, peygamber efendimizin ‘( لاَ نُورَثُ، مَا تَرَكْنَا صَدَقَةٌ)
(biz varis olunmayız. Bıraktığımız da sadakadır) emrini hazreti fatımaya
hatırlattı. Devamında ‘peygamber ailesinin bu araziden yiyebileceklerini fakat
tasarruf hakları olmadığını söyledi. Görüldüğü üzere Hazreti fatıma’nın şahsını
kötüleme gibi bir hal yoktur. iddia edildiği gibi de ‘peygamberin ailesinin
mahrum bırakılması gibi bir hadise de yoktur’
hazreti aişe’de fedek arazisini miras olarak taleb edenlere ‘siz peygamberin ben öldükten sonra mallar
halife bırakılır dediğini bilmiyor musunuz? Diyerek itiraz etmiş, miras
isteyenleri bu kararından vaz geçirmeye çalışmıştı. Şii muhaddis kuleyni de
bizim kaynaktaki rivayetin bir benzerini Ebu Abdullah caferden ‘fey arazileri
peygamberden sonra iş başına gelen imamın tasarrufundadır’ şeklindeki rivayetle
nakleder (kuleyni, I. 539 tahran 1968). Şiilerde fedek arazisinin peygamberden
sonraki idareciye geçeceğini kabul etmektedir. Buna göre Şiilerin hazreti
Ebubekir’in hükmüne karşı gelmemeleri gerekir. Zira hazreti Ebubekir yetki
sahibidir. cenab-ı peygamber bu araziyle ne yaptıysa, hazreti Ebubekir’de aynı şeyi yapmıştır. Kendisine saklamamıştır.
Bu ve yukarıdaki hususlar buhari’de ve kaynaklarımızda geçmektedir.
Hazreti Ebubekir’e sahabenin çoğu tarafından biat edildi.
Hazreti Ali’nin biatı gecikti. Bizim kaynaklarda bu gecikmenin sebebi hazreti
Ali’nin, hazreti Ebubekir’in hilafetini kabul etmeyişi şeklinde anlatılmaz. Buhari’de
hazreti Ali’nin biatının gecikmesi fatımayı teselli meşguliyeti olduğu
zikredilir. Çok geçmeden Hazreti Ali’de, halife ebubekir’e biat etmiş. böylece
herkes hazreti Ebubekir’e biat etmiştir. Yani Hazreti Ebubekir icmai ümmetle
halife olmuşdur. Peygamberin ‘ümmetim asla dalalette birleşmez’ hadisini göz
önünde bulundurursak hazreti Ebubekir’in halifeliğine laf eden bütün ümmete laf
ediyor demektir.
Hazreti Ebubekir fedek arazileri konusunda peygamberin emrine
uymuştur. Hazreti fatıma da kendisine darılmıştır. Bununla beraber hazreti
Ebubekir’den sonra ehli beytten zatlar hazreti Ebubekir’in fedek arazileri
hakkındaki uygulamasını tasvip etmişlerdir. Hazreti ömer, hazreti Osman ve
hazreti Ali, hazreti Ebubekir fedek arazilerini nasıl kullanmışsa aynı şekilde
kullanmaya devam etmiştir. Şiilerde bu hususu kabul etmektedirler. Hatta
hazreti hüseyinin torunu zeyd, hazreti Ebubekir’in fedek arazisi hakkındaki
hükmünün ne derece isabetli bir karar olduğunu vurgulamıştır.
Fedek arazisi hakkında şii rivayetlerinde birbirinden
çelişkili ifadeler vardır. Şiiler bizim kaynaklarımızdan bize cevap veriyorsa,
bizim kaynaklarımızın söylediğini yukarıda özetlemiş oldum.
İddia
2 “İbni kuteybe'de el imametu ve's siyase kitabının 14. Sayfasında şöyle
nakletmiştir: "Fatıma ölüm döşeğinde ebubekir'e ve Ömer'e şöyle dedi
"Allah'ı ve meleklerini şahit tutuyorum ki siz ikiniz beni
öfkelendirdiniz, beni hoşnut etmediniz Eğer Peygamberi Ekrem'i (s.a.v) görecek
olursam ikinizi de şikayet edeceğim"
El-imame ves siyase isimli kitab, hazreti Ebubekir
hilafetiyle- harun reşid hilafeti zamanına kadar ki hadiseleri anlatır. ibn kuteybeye nispeti ihtilaflıdır. Ebu bekir
ibnül arabi mevzuu bahis eseri şiddetli bir üslupla tenkid etmitir. kitabın ‘cehalet,
ahmaklık yalan ve iftira dolu’ olduğunu söylemiştir. (El avasım kahire 1399
s.248) Kitabın içindeki çok açık hatalar da makalelere konu olmuştur.
ehlisünnet kaynaklarından bize cevap veren şiiler hazreti
fatımanın dargınlık ve ölünceye kadar konuşmama meselesi hakkında bizim
kaynaklarda zikredilen hazreti aişeden gelen bir rivayeti niye görmüyolar da el
imame ves siyase isimli ne olduğu belli olmayan kitabı kaynak gösteriyorlar. buna
göre hazreti fatıma ölünceye kadar sadece fedek arazisi hakkında konuşmamıştır.
üstelik Tirmizi rivayetinde ‘hazreti fatıma’nın Hazreti ebu bekir ve hazreti
ömeri sonradan tasdik ettiği’ rivayet edilir. Bizim kaynaklarımızdan bize cevap
verecekseniz bizim kaynaklarımız böyle söylemektedirler.
Ehlisünnet kaynaklarının ve şia kaynaklarının ittifak ettiği
bir husus vardır ki o da ‘hazreti Ali’nin fedek arazisini miras olarak talep
etmediğidir. Öte yandan ‘hazreti Fatıma miras olarak’ fedek arazisini talep
etmiş. Şii kaynaklarda ‘kadının arazi ve akar cinsinden şeylere mirasçı
olamayacağı hususu net olarak belirtilmiştir. (Kuleyni,
VII, 127). Fedek meselesinden önce Şiilerin önce kendi uyduruk kaynaklarındaki
bu çelişkileri düzeltmeleri gerekmektedir.
Hazreti Ali’nin kabri meselesi
İddia 3 “hz
Alinin mezar yeri sorusuna gelince ehlibeytten rivayet edilen birçok rivayet,
hz alinin mezarının necef-ül esrefte olduğunun ve diğer ehlibeyt imamlarinin .
Hz Aliyi bizzat o mekanda ziyaret ettiği yönündedir bu deliller bizler için
yeterlidir fakat sizin içinde ehlisunnetin alimlerinden bir kaçının rivayetini
nakledicem. ( hatib-i harezmi "menakıb" kitabında / hatib-i bağdadi
kendi tarihinde / Muhammed bin talha-i şafii "Metalib'us-süul"
kitabında/ ibn ebil hadid "şerh-u nehcül belağada" / Firuzabadi kendi
kamusunda ( necef maddesinde) vs. Hz Alinin defnedildiği yerin necef-ul eşref
olduğunu yazmışlardır
ehlibeyt
rivayetleri hazreti alinin mezarının nerede olduğunu söylüyormuş, bu delil
olmaya yeterliymiş… Şii hadis
kaynaklarında şianın hadislerinin %80’ni Caferi sadıka nispet edilir. Diğer
imamların rivayetleri yok denecek kadar azdır. Kuleynin kafisi şiilerin üzerine
ittifak ettiği hadis kaynağıdır. Bu şianın en sahih kaynağıdır. Burada imam
caferin kur’anın tahrif edildiğine dair 20 hadisi bulunur. Güya imam Caferi
sadık kur’an’ın sahabeler tarafından tahrif edildiğini söylemiştir. Ehlibeyt
rivayeti dediğiniz en sağlam kitabınız ‘kur’anı biz indirdik biz koruyacağız’
mealindeki ayeti inkar edip, kur’an tahrif edilmiştir diyor. EN SAĞLAMINIZ
BÖYLEYSE GERİSİNİ DÜŞÜNÜN!
Hazreti Ali’nin
kabrinin nasıl keşfedildiği dahi belli değildir. Güya kabri hicretten 300 sene
sonra ortaya çıkmıştır. Şii hükümdarlar ve şiiler arasında kabrin necefte
olduğuna kesinkes iman edilince ehlisünnet bazı kimseler meseleye ihtimam
göstermişlerdir. Bu hazreti Alinin kabrinin %100 Necef’de olduğunu göstermez. Kabrin
yeri belli olmayınca hazreti ali’ye nispet edilen birden fazla meşhed ortaya
çıkmıştır. Kabrinin yeri belliyse hazreti alinin kabridir denilen diğer yerler
nereden çıktı?
Son söz
“Siz şialara bilenmişsiniz efendim, hakka gözünüzü
kapatmışsınız. Öyle bir kapatmışsınız ki kendi kaynaklarinizda sahih
kitaplarınızda geçen rivayetleri bile görmüyorsunuz...”
Tarihi boyunca
ehlisünnet Müslümanlara kan kusturan peygamberin hanımına yani ümmetin annesine
küfür, sahabeyi tekfir eden iftiralar atan şiaya bilinmeyeceğim de
madagaskardaki kafire mi bileneceğim?
Yorumlar
Yorum Gönder