BAHARAT YOLU VS İPEK YOLU II

 


Bu yazı bir önceki yazımızın devam niteliğindedir. kaldığımız yerden devam edip, abimizin sözlerini incelemeye devam edeceğiz. İtalik yazılar abimize aittir.

+‘kadın erkeğin getirdiğinden mesul değil’. Erkek haram getirse kadına yedirse, hesap erkeğe kesilir.

Kadının nafakasını getirmek kocanın vazifesidir. kocanın kazancı haramsa bunu yiyen kadına, günah yazılmaz, hesap kocaya kesilir. Fakat koca gasp ediyorsa yani birisinin malını açıktan zorla alıyorsa o zaman kadın bunu yemesi caiz olmaz bundan mesuldür. Eve haram getiren kocanın çocuğu var ve çalışıyorsa kadın kocanın getirdiğini yiyemez, çocuğun helal kazancını yer.

+kadın ve erkek mümine savaş farzdır.

Abimiz silahla yapılan cihadı anlatırken savaşın kadına ve erkeğe farz olduğunu söylüyor ki yanılıyor. Kadına cihad farz değildir. Savaşmak erkeğe farzdır.

+Kadın dedi ki ya ben temizlik yapmak istemiyorum, git hizmetçi tut evi temizlettir mecbursun yaptırmaya.

Abimiz ‘kadın’ diyor. Peki hangi kadın? Öyle ya bu kadın kısmı hepsi bir değil. Kadın temizlik yapmazsa kadının durumuna bakılır. Hemen hizmetçi tedarik edilmez. Kadının evlenmeden önce hizmetçisi varsa bu kadına hizmetçi getirilir, yok eğer hizmetçisi yoksa kadında ev işi yapmazsa günahkar olur. Kadın ev işi yapmazsa Erkek karısını zorlamaz, fakat ‘tamam canım aşkım, nasıl istersen’ de denmez. Kadına fıkıh kitaplarında belirtilen asgari nafaka mikdarı verilir. maden ev işi yapmıyorsun o zaman bu kadar nafakayı hak ediyorsun. Ayrıca kadın ev işi yapmak için kocasından para da alamaz.

+Senin annen baban hastalandı eve getirdin, kadın dedi ki bakmayacağım. Mecbursun bakıcı tutmaya kendi anne babana.

gelinin, kayınvalide ve kayınbabasına bakmak gibi bir mecburiyeti yoktur. Evet yoktur, Abimiz de meselenin hukuksal hükmünü ezberlemiş, söylemiş. Fakat oldu da bitti maşallahla mesele hallolmuyor. Şimdi biz kalkıp, karı-koca arasındaki meselelere hukuksal olarak baksak? Erkek, karısına ‘hukuken benim bunu yapmaya mecburiyetim yok. Hadi eyvallah sana kolay gelsin’ dese ne olur? O aile de Huzur kalır mı? Mesele bu kadar basit mi?. Kadın hukuki haklarını, erkek hukuki haklarını kullansa ‘ortada aile kalmaz, huzur kalmaz, sevgi kalmaz’.

Meselenin bir de maslahat prensibine dayalı verilen hükme bakalım. Bunu niye konuşmuyoruz? Abimiz, iyilikten güzellikten, islami şuur, ahlak, agrostoloji, androloji, dipteroloji, deontoloji, doksoloji, egyptoloji, glasiyoloji vs…. den bahsedip, yeri geldiğinde Atomun dalağından, ciğerinden bahsedip bu meseleyi tek boyutuyla yani hukuki boyutuyla ele alması büyük bir tuhaflıktır. Abimizin sözlerine en kısa cevap ‘müslüman muhtaç olan her insana yardım etmelidir’ şeklindedir. Tafsilata girecek olursak, İslam’da akrabalar üç grupta ele alınır. Buna göre kayınvalide ve kayınpeder ‘zevil erham’ grubundadır. yani Sokakta geçen adamın bunlara yardımıyla, gelinin bunlara yardım etmesinin sevapları farklıdır. Gelin elbette ki daha fazla sevap alacaktır. ‘Kadın, kayınvalide ve kayınpedere bakmasa haram işlemiş olmaz. Fakat net olarak diyebiliriz ki ‘sünneti terk etmiş mekruh işlemiş olur’

+ “Kadın, kendi anne ve babasına bakmasa ‘Allah katında hiçbir mükellefiyetleri yok. Koca, kayınvalide ve kayınbabasına da bakması gerekir’

Yukarıdaki anlattıklarımız, abimizin bu sözleri içinde geçerlidir. Yani damadın, kayınvalide ve kayınpederine elinden ne gelirse destek vermesi bir maslahattır. Abinin dediği gibi bakmak "gerekli" değildir. kadının Kocası izin verirse, kadın kendi anne babasına bakabilir. Kocası izin vermezse bakamaz. Evli olmayan erkek ve kız çocuklar anne babalarına bakmakla yükümlüdürler. Abimiz ne diyor ‘kadınların hiçbir mükellefiyetleri yok’.

+ ‘dünya erkeklerin omuzları üstünde, bütün iş güç her cefayı erkek çekiyor. Allah bu yüzden erkeğe 2 verdi kadına 1 verdi. Kadın 2 alsa nereye harcayacak’

Allah niye erkeğe 2 verdi? Abimizin dediği gibi ‘dünyanın tüm cefasını pisliğini erkek çektiği, paraya çok ihtiyacı olduğu için mi 2 verdi?’. Evet bu doğrudur. Fakat eksiktir, kadına aynı zamanda mehir de verilir.

niye 2 ye 1 diye arıza çıkaran adama evvela deriz ki ‘Mirası rıza ile taksim caizdir. Yani erkek ve kız kardeşler aralarında anlaşsalar herkes eşit alabilir. Dinen bunda bir sorun yoktur.’ (kardeşlerden birisi rıza göstermezse o zaman feraiz kaidelerine gidilir) abimiz bundan bahsetmiyor.

+Kadın sütünü satabilir, kadın ben çocuğumu emzirmiyorum sütümü 100 TL’ye satıyorum derse,  Sen o ya yüz lirayı vereceksin ya da elli liraya emziren kadın bulacaksın.

Kadın çocuğunu hukuken emzirmek zorunda değilse de diyaneten emzirmek zorundadır. Yani emzirmese günahkar olur. Ayrıca Kadın sütünü satamaz. Kadın çocuğunu emzirmese zorlanmaz. Babası süt anne tutar. Çocuk süt anneden süt içmezse o takdirde anne hukuken çocuğuna süt vermesi vacib olur.

+ ‘kadına çalışma yükümlülüğü verilmedi’

Kadına nafaka temin etme yükümlülüğü verilmemiştir. Fakat kadına çalışma yükümlülüğü verilmiştir. Evi çekip çevirmek, evde çalışmak, çocuk beslemek ‘kadının çalışmasıdır’, kadın bunları yapmalıdır. Bu çalışma çoğu erkeğin işinden ağırdır. Erkek, karısına bu çalışma hayatında yardımcı olmalıdır. kadının hukuken bunları yapma zorunluluğu yok diye kadın bunları yapmazsa ‘AİLE YOK OLUR’.

+Kadının çalışmasına kadının biyolojisi izin vermiyor.

Kadının dışarı da çalışması haram değildir. Kadın uygun ortamda çalışabilir, Osmanlı şeriat devletiydi uygun ortamlarda kadın çalışırdı. Bugün hiç mi uygun ortam yok? Bugünde uygun ortamlar var. Kadın namusu ve edebiyle çalışıp ayağı üstünde durabilir. Bunun, abimizin iddia ettiği gibi biyoloji astroloji kimatoloji, kronoloji, orthopteroloji ile alakası yoktur. abimiz, muhtaç olan kadın çalışmasın ben bakarım diyorsa. Biz de Allah razı olsun deriz.

Kadının çalışması haram değildir. Kadının çalışması haram değilse, matemetiğe kimyaya, biyolojiye niye giriyorsunuz? Kadın inşaatta harç karıp, etre yapıp, demir çekecek değil ya! Kadın kadınlarla birlikte havlu, kilim yapıp dükkan açıp ticaret yapamaz mı? Keşke her Müslüman kadın taş gibi kendi ayakları üstünde durabilseydi.

+Kadın diyor ki eşit olalım, olamayız ki. Nasıl olalım. İstesek de olamayız…

‘eşitlik isteyen’ kadınlar, hakkında abimizin konuştuklarından anladığım kadarıyla şöyle düşünüyor; ‘Erkek inşaatta çalışıyor, orda burada çalışıyor, dünya erkeğin omzunda, ey kadın, sen eşitlik istiyorsan sende çalış sende aynısını yap o zaman’. Eşitlik isteyen kadın gerçekten abimizin bu istediklerini mi istiyor? Hayır istemez, eşitlik isteyen kadınların derdi farklıdır. Abimiz ise edebiyat ve bilim sevdalısı olduğu için kadının erkeğe eşit olmadığını permütasyonla ispatlamaya kalkıyor.  

Halbuki mesele çok basit ‘erkek ve kadın adalaten eşittir. Eşitlik ise adalet değildir. 50 kg eşek ile 100 kg eşeğe aynı yükü vurmak eşitliktir fakat böyle yapmakla adil olunmaz, islam da kadının görevi bellidir, erkeğin görevi bellidir. Müslüman olan uyar, olmayana her şey serbesttir’. Abimiz 2 saniye de bunu söylemiyor. Nefha-i ilahiden başlıyor meseleye…

Devamı gelecektir…

Yorumlar

Popüler Yayınlar