OSMANLIDA KELAM İLMİNE DAİR BİRKAÇ SÖZ


Tek bir kitap okuyup, tek bir adam dinleyip ahkam kesenler en ölümcül virüs kadar tehlikelidir.

Meraklıları ve işin mütehassısları çok iyi bilir ki Osmanlılar kelam üzerine çok sayıda eser vermişlerdir. Bursalı mehmed tahir (ö.1926) ‘Osmanlı müellifleri’ isimli eserinde -sıkıntılarla dolu olmakla birlikte- 550 kadar kelam eseri zikretmiştir. Üstelik bu eserler 20. Asrın başlarına kadar gelir.

kelam ve bilim alanında Osmanlı altın çağını Fatih ve II. Bayezid devrinde yaşamıştır. Kanuniye kadar 16. Asır boyunca bahsedilen sahalarda çeşitli çabalar sarf edilmiştir. Bu zamanda Osmanlılar kelam geleneğini hem takip etmişlerdir hem de yeni yaklaşımlar ortaya koymuşlardır.

Bir aralık Osmanlıda kelam ilmine karşı çıkan bir azınlık olmuştur. Kelam ilmine karşı olan bu tutum osmanlıya da has değildir. mezhep imamlarımız başta olmak üzere bazı alimlerimiz bu ilmi tabiri caizse sakındırmışlardır. Anlaşılıyor ki ‘itikada zarar gelmesi endişesi’ vardır. Buradan da Alimlerin kelam ilmine karşı çıktığı sonucu çıkmaz. Osmanlıda akli ilimler ağırlıklı olunca bazı devirler istisna kelam ilmi her zaman varlığını korumuştur. Hatta Kelam ilmi Osmanlıda 17 ve 18. Asırlarda önde gelen illimlerden olmuştur. 

Osmanlı uleması kelam kitapları üzerine bol miktarda şerh ve haşiyeler yazmışlardır. Şerh ve haşiyeyi bazı insanlar tekrardan ibaret zannetmektedirler. Özet olarak ifade edecek olursak. ‘şerh, bir telif türüdür. (Şerhinde şerhi yapılabilir) Haşiye ise şerhin üzerine yapılan ektir. Bunu da telif türleri arasında sayanlar vardır. Haşiyenin üzerine yapılan ilaveye ise ta'lik/ta'likat denir. Haşiye ve ta'likat ayrı birer kitap olarak da yazılabilirler.  bir eserin şerhi, orjinal metnin tekrarı değildir.  hatta bazı şerhler vardır ki asıl metinden daha kıymetlidirler. Osmanlıda nesiller boyunca şerh yazılmıştır. Bunlarda hepsi tekrar değildir orijinal fikirler ve metinler vardır.

Sonraki asırlarda yani modern dönem olarak tabir edebileceğimiz devirde kelam ilmini yenilenmesi fikri ortaya atılmıştır. Şeyhülislamlar başta olmak üzere devrin alimleri bu fikri desteklemişlerdir. Yani kelam metinlerinin yeni çıkan ihtiyaçlara cevap verebilmesi fikrini desteklemişlerdir. Yani Osmanlı uleması "eski metinler işe yaramıyor, bunları atalım, yeni bir usul getirelim" demiyorlar. Kaldı ki bu son derece yanlış bir tutum olduğunu ehlisünnet alimleri ifade etmektedirler. Eski ulemanın getirdiği usullerden hareketle yeni türeyen ekollerle mücadele etmenin gerekli olduğunu söylemişlerdir.

Cumhuriyet taraftarı kimseler yahut Osmanlıyı eleştireceğim diye kıyam edenlerin bir kısmı Osmanlıda akli ilimlerin terk edildiğini söylerler. Bu söz konusu değildir. bir kısmı da akli ilimlerden uzaklaşılmıştır demektedirler. Bu fikrin doğruluk payı vardır. bunanla beraber ‘uzaklaşmak’ kelimesini kullananların ne derece bir uzaklıktan bahsettikleri hususu önemlidir.

Klasik devire baktığımız da kelam ilmi revaçtaydı. Pek çok sebebe bağlı olarak kelam ilmine olan ilgi ilerleyen zamanlarda zayıfladı. fakat bu sadece kelam ilmiyle de ilgili bir durum değildir. şer’i ilimlerde bundan nasibini almıştır. Osmanlının altın çağında olduğu kadarki bir kaliteyle olmasa da eldeki veriler akli ilimlerin 19. Asrın ikinci yarsına kadar bir şekilde okutulduğunu göstermektedir.

Tanzimattan sonra medreselerin gerilediği anlaşılınca ıslahına yönelik çalışmalara girişildi. II. Abdülhamid zamanına kadar da bu ıslah çalışmaları devam etmiştir. Bu zaman diliminde ıslaha yönelik yapılan önerilere baktığımız da kelam ilminin öğrenimi noktasında bir çaba gösterildiğini görüyoruz. O devirde oluşturulmuş müfredat programlarında da bu arz ettiğimiz husus görülebilir.

Bir diğer iddia Osmanlı devri kelam çalışmalarında alimlerin tekrara düştüğü iddiasıdır. Bu iddiayı ortaya atanlar ne kadar büyük lokma yuttuklarının farkında değillerdir. ‘Kaç alimin şerh ve haşiyesi geçmiş orijinal metinlerle ve diğer yazılanlarla mukayese edilmişte böyle konuşuluyor? Diye sorduğumuzda bu iddia sahipleri zaten susacaklardır. Kaldı ki hali hazırda Osmanlı ulemasının kelam sahasında yazdıkları halen daha ciddi manada ortaya konamamıştır. 

son olarak meseleyi toparlayacak olur isek kelam ilminin mütehassıslarının son devirde yaptıkları araştırmalar gösteriyor ki ‘Osmanlıda ilmi kelam sahasında üretilen eserler iddia edildiği gibi basit tekrarlardan ibaret değildir’. Bu iddianın modası geçmiştir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar