Alevilik nedir?
Alevilik
nedir?
Bugün Aleviler hakkındaki
bilgimiz oldukça azdır. Alevilerde kendi inançları hakkında, inançlarının
kaynakları hakkında neredeyse hiçbir şey bilmezler. Alevilik coğrafyadan
coğrafyaya farklılıklar gösterir. Alevi fırkalarını, bunların kaç fırkaya
ayrıldığını tespit eden, üzerinde çalışan var mıdır bilmiyorum. Şiiliğe baktığımızda Meşhur şii alim Nevbahti ‘firakuş
şia’ kitabında 60 tane şii fırka olduğunu tespit etmiş. Bunları ihtilafları
ittifaklarını ile ele almış ve izah etmiştir. Bu kitaba eklemeler yapan el Kumi
ise şii fırkalarını 60’dan 70’e kadar çıkarmıştır. Bir alevi alimi niye Türkiye’deki
alevi fırkalarının ihtilaf ve ittifakları isminde bir kitap yazamıyor? Çünkü
cesaret edemiyorlar. Böyle bir araştırmaya girseler. İnançlarının ne kadar
bozuk ve sahte olduklarını anlayacaklar.
Türkiye’nin birçok
memleketinde Aleviler vardır. Bunların inançları birbirinden çokça farklıdır.
Doğu alevileri ve batı alevileri çoğu zaman anlaşamazlar. Aralarında inanç
birliği yoktur denebilir. Çünkü ortak bir akılları yoktur. Dede dedikleri
insanlardan duyulanlar din kabul edilir. Her memleketin Dedesi de ayrı telden
saz çalar, hal böyle olunca bunlar arasında bir inanç birliğinden söz etmek
güçtür.
Tarihe baktığımızda şiilerden ismaliye fırkası tarihte bir müddet hakim olmuştur. Safeviler ile birlikte de sünni olan iran da isna aşeriyye fırkası hakim olur yani şiiler devletleşir. Bu birden olmayıp 100 seneden fazla süren bir süreçtir. Böyle olunca ehlisünnet alimler iran topraklarından sürülmüş. Merkeze dışarıdan şii alimler getirilmiş, sunniler göçlere zorlanmıştır.
Safevi osmanlı çatışması durulduktan sonra Anadoludaki Alevi-kızılbaş grupları Bektaşi dergahlarını kendileri için merkez kabul etmişlerdir. Bunlar Bektaşilerin çelebi kolunu da tamamen bağlanmışlardır. bu kolun safeviler ile birlikte hareket ettiği de iddialar arasındadır. Bektaşilik babagan kolu ve çelebi kolu olarak devam etmiştir. Yeniçeriler de babagan koluna mensupturlar. Alevi-bektaşi dergahları Osmanlı nezdinde meşru kabul edilmiştir.
Aleviler 12 imamcılardan/ isna aşeriyyecilerin etkisinde kalmıştır. nitekim Osmanlı-safevi ilişkileriyle birlikte de ‘Alevi’ kelimesini net bir şekilde görmekteyiz. Osmanlı coğrafyasında Aleviliği bir marka ismi olarak görebiliriz. Alevilik markasının da onlarca modeli vardır. Kızılbaşlar, baba Mansurlular, keçeci babalılar, dede garkınlılar… bunlar alevi modelledir. Günümüzde bunlar ismen devam etmektedir denebilir.
Alevilik bir tarikat
midir denilirse ritüelleri bir tarikatı andırır, tasavvuf tarihçilerine göre
bir tarikat sayılabilir. Fakat Alevilik ibtidai (ilkel) bir din yahut mezheptir
dersek daha doğru olur kanaatindeyim. Daha doğrusu İslam tasavvufunu tahrif ederek
kendilerine ilkel bir din icat etmişlerdir. Bu hususu biraz açacak olur isek
‘aleviler, yesevilik, kalenderilik, vefailik, bektaşilik gibi tarikatların
ritüellerinden etkilenmiş. Bunları Hurufilik ve batinilik ile mezcetmiş, imani
meseleler noktasında da on iki imamcıların yani şii safevilerin
propagandalarından etkilenmişlerdir. Günümüze kadarda bu karma inançları üzerine
yeni güncellemeler yapa yapa bugünkü Alevilik markasını ortaya koymuşlardır.
Alevilerde sözlü kültür
hakim olduğu için doğru dürüst bir kaynaktan da bahsedilemez. Kaldı ki keşif ve
ilham Alevilik inancında merkeze konmuştur. Hal böyle olunca Alevilik hakkında
sistematik bir inanç sisteminden bahsetmek güçtür. Daha amiyane tabirle
‘Alevilerin inanç esasları kitabı yoktur. bu durumda alevilerin nesini neresini
tenkid edeceğiz? Bu husus, Alevi araştırmalarını zorlaştırmaktadır. Aleviler
hakkında bir şey yazılıp tenkid edilecek olsa, bir alevi biz böyle inanmıyoruz
deyip işin içinden sıyrılabilir.
Alevilerin kaynakları
nelerdir…
Buyruklar, erkannameler,
makalat tarzı eserler, fütüvvetnameler, menakıbnameler, vilayetnemalerdir.
Aleviler bütün bunları kaynak telakki eder. Ama bunlardan habersizdirler bu
kitaplardan bazılarında mesela hacı bektaşın makalatında ehlisünnet inancı
açıkça ortaya konur. Hakeza diğer kaynaklarda Şiiliğe tamamen ters meselelerin
işlendiği, Anadolu Aleviliğinin inanç esasları ile örtüşmeyen meselelerin kabul
edildiği görülür. Bununla birlikte bu kitaplar Hanefi-maturidi çizgisindedir. Fütüvvetnamelerde
imanın tanımı yapılırken ‘ehlisünnetin’ inancına uygun tarif yapılır. Erkannamelerde Hanefi mezhebi açıkça
vurgulanır. Caferi sadıkın buyrukları, şeyh safi’nin buyrukları bunlarda
ehlisünnet inancının izlerine rastlanır. Fakat ne hikmetse Aleviler bütün bu kaynakları
tetkik etmezler. Sıhhatini araştırmazlar. İşlerine gelenleri alırlar. İşlerine
gelmeyenleri atarlar. Hadisi şerif kaynaklarımızda Hazreti Ali ile ilgili güzel
şeyleri alırlar. Diğer hadisler uydurulmuştur diye atarlar.
İlerleyen yazılarda
alevilerin kaynak edindikleri kitapları ve kimseleri ortaya koyacağız. Bu
sebeple bu bahsi geçiyoruz.
Son
söz
Alevilik
kafirlik değildir. fakat Alevi olanlar içinde islam dairesinden çıkanlar
vardır.
Yorumlar
Yorum Gönder